top of page
Yazarın fotoğrafıAntalya Ajandası

Osmanlı İmparatorluğuna Elektrikli Telgrafın Girişi

"OSMANLı İMPARATORLUGUNA ELEKTRİKLİ TELGRAFIN GİRİşİ"*

RODERIC H. DAVISON çev.: Yrd. Doç. Dr. Durdu Mehmet BURAK**

Elektrikli telgraf, 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu tarafın- dan benimsenen başlıca teknolojik gelişmelerden biriydi. 1850'ler- de geldi, batılılaşma sürecinde bir evre daha gerçekleşti. Etkisi Os- manlılar'ın hayatında pek çok şekilde hissedildi. Özellikle sultanlar, telgrafı olumlu karşıladılar ve birbirinden uzakta olan vilayetler üzerinde ek bir denetim aracı olan sistemin geliştirilmesine önayak oldular. Ancak, sonunda telgrafın Osmanlı hanedanının 600 yıllık iktidarını frenleyen ve sona erdiren bir araç olduğu ortaya çıktı.

Şans eseri, elektrikli telgraf ve buharlı tren Osmanlı İmparator- luğu'na neredeyse aynı anda girdi. Bir telgrafhattı, ilk defa 1855'te İstanbul'u Avrupa'ya bağladı. İlk demiryolu hattı da 1856'da özerk Mısır vilayetinde, Kahire ile İskenderiye arasında işlemeye başladı. Aynı yıl, Anadolu'da ilk demiryolu, İzmir'in içinden Aydın'a kadar işlemeye başladı. 1856'da dünyanın ilk demiryolu olan İngilte- re'deki Stockton-Darlington hattı, 31 yaşındaydı. Te1graf, batıdan doğuya kolay sıçradı; 1855'te yine İngiltere'de Paddington ve Drayton arasında ticarete açılan dünyanın ilk telgraf hattı, 18 ya- şındaydı. Telgrafın daha hızlı benimsenmesinin nedeni sağladığı kolaylıklar ve maliyetinin az oluşuydu. Tepe, vadi ve nehirler üze- rinde direkleri dikmek ve telleri takmak, yeri düzleştirip demiryolu

* Makalenin orijinal adı: "The Advent of the Electric Telegraph in the Onoman Empire", Essays in Ottoman and Turkish History, 1774-1923, s. i 33-165, University of Texas Press, 1990.

** Gazi Üniversitesi, Kırşehir Eğitim Fakültesi.


348 RODERIC H. DAVISON - ÇEV: DURDU MEHMET BURAK

döşemek için gerekenden daha az para ve insan gücü gerektiriyor-

du.

Osmanlı Devleti daha önce semafor telgrafı denedi; Sultan II.

Mahmut döneminde askerler Boğaziçi dolaylarında hızlı iletişim kurmak istedi. Rum ayaklanmasıyla çıkan 1828-1829 Rus Sava- şı'nın ilk aylarında bir semafor denedi. Kullanılan araç, o zaman İs- tanbul'da yaşayan bir batılı tarafından "çapraz hareketli çubukla tahta bir sınkıl olarak tanımlanmıştı. Buna "bir tür telgraf"i deniyor- du. Ama pek kullanışlı değildi ve sadece Boğaziçi'nin öte yakasına ve muhtemelen Karadeniz'den İstanbul'a mesajları gönderebiliyor- du.

Elektrikli telgrafın Osmanlı İmparatorluğu' nda ilk defa 1839'da, Samuel Morse'un telgrafın çalışan bir modelini icadından 4. yıl sonra, ortaya çıktığı görülmektedir. Morse 'la birlikte çalışan bir Amerikalı, Chamberlain İstanbul'a bir araç getirdi. Chamberla-

in'in kullanabileceği galvanik bir bataryası olan misyoner Cyrus Hamlin'in çalışma metodunu gözler önüne serdi. Fakat, araç Os- manlı hükümetine güvenle sunulmadan önce, birkaç gelişmeye ge- rek vardı. Chamberlain gerekli çalışmaları yapabilmek için Viya- na'ya gitmek üzere yola çıktı. Ne yazık ki, Tuna vapuru alabora olunca boğuldu ve Bfib-ı Ali'ye önerdiği gösteriyi asla gerçekleşti- remedi2•

Daha başarılı bir başlangıç, 1847'de Morse ilk mesajını tel yo- luyla Baltimore'dan Washington'a gönderdikten tam üç yıl sonra gerçekleşti. Başka bir Amerikalı, Osmanlı İmparatorluğu'nda jeo- log olan Profesör J. Lawrence Smith, Amerika'dan gönderilmek üzere iki telgraf aracı ısmarladı. Geldiklerinde, mekanik konularda Amerikalı bir dahi olan Hamlin'i, sultana yapacağı bir gösteride yardım etme konusunda ikna etti. Bebek'teki seminerinde (Boğaz- içi'nde bir İstanbul banliyösü) üç gün araçlarla deneme yaptı. Me- sajları gönderip alabildiğinde, o ve Smith, araçları Beylerbeyi Sa- rayı 'na (sonraki güzel taş yapıların ahşap atası) getirdi ve birini tahtın bulunduğu odaya, diğerini uzak bir köşedeki odaya kurdu.

1. Charles MacFarlane, Constantinople in 1828, (London, 1829),2: s. 273-274. 2. Cyrus Hamlin, Among the Turks,(New York, 1878), s. 184-185.


OSMANLı İMPARATORLUGUNA ELEKTRİKLİ TELGRAFIN GİRİşİ 349

Mesaj her iki yönde olmak üzere gönderildi. Sultan memnun kal- mıştı. Hamlin o zaman 24 yaşında olan AbdÜımecid'i oldukça in- sancıl ve zeki bulmuştu. Abdülmecid bir sonraki gün, sarayda Biib-ı .Ali'nin üst düzey memurları için gösterinin tekrar edilmesini istedi. Gösteri, 10 Ağustos'da başarılı bir şekilde gerçekleştirildi3• Gösteri sonuçlandığında, Abdülmecid görevlileri, İstanbul'dan Edirne'ye bir telgraf hattı çekilmesi için birlikte çalışmalarını öner- di. Sultan ayrıca Smith'e ne ödül verebileceğini sordu. Smith her- hangi bir ödülün doğrudan mucit Morse'a gitmesi gerektiğini söyle- di4. Sonuç olarak, Amerika'ya, Morse'a ve bilgiye değer verilmesi gerektiğini, sultanın elektrikli telgrafı gördüğünü ve Morse'un "ye- tenekli bir Amerikalı bilim adamı, Mesih, ulusunun önde gelen bir örneği olduğunu, başarılarının artmasını dilediğini" belirten bir im- paratorluk sertifikasıyla birlikte elmastan yapılmış madalya gönder- di5• Madalyadan memnuniyet duyan Morse, daha sonra sultana tel- grafa benzeyen bir araç gönderdi. Abdülmecid, bunu Askeri' Mü- hendislik Okulu'na verdi6•

Görüldüğü gibi, Osmanlı İmparatorluğu'nda ilk telgraf hattı Sultan Abdülmecid'in pHinladığı İstanbul-Edirne hattı değildir. İlk hat Kırım Yarımadası'nı Bulgaristan sahilinde Varna'ya bağlayan sualtı kablosudur. Savaş, insanlık tarihinde, değişimi hızlandırdı. Bu durumda, 1853'de Osmanlı-Rus Savaşı olarak başlayan Kırım Savaşı, kablonun döşenmesinin ilk sebebiydi. Fransızlarla birlikte

1854'de Osmanlı ordularına katılan İngilizler, dünyada, o sırada en uzun denizaltı telgraf hattı olan ve 340 mil uzunluğundaki kabloyu döşediler7• Bundan kısa süre sonra, İngilizler Varna'yı İstanbul'a

3. Asaf Tannkut, Türkiye Posta ve Telgraf ve Telefon Tarihi ve Teşkilat ve Mevzuat, (Ankara, 1984), s. 536-537.

4. Hamlin, Among the Turks, s. 186-194.

5. United States National Archives (hereafter USNA), State Department Records, Notes and Translations from the Sublime Porte, ı848-49, Sefer'in ortası 1264 (22 Ocak 1848) tarihli beratın tercümesi. Tercüme muhtemelen Amerikan Elçiliği tercümanı John

P. Brown tarafından yapılmıştır. Brown, telgraf gösteriminde tercüman olarak bulunmak- taydı.

6. USNA, State, Notes from the Porte, ı839-51, letter from Ferid, Beylerbey, to U.S.Minister,13Zilkade1267(iEylül1851).

7. M.A. Biddulph, Report to the Minister of War on the Telegraphic Commu- nications from Constantinople through Vienna to England, (London, 1856), s.17- i 8.


350 RODERIC H. DA VISON - ÇEV: DURDU MEHMET BURAK

bağlamak için başka bir kablo döşediler8• Neredeyse aynı zamanda, Avusturya telgraf sistemi Moldavya'nın başkenti lassy'ye bağlandı. Moldavya, Osmanlı İmparatorluğu'nda ayrıcalıklı iki Romen viHi- yetinden biriydi. Şubat 1855'de, Londra'daki Osmanlı büyükelçisi Kostaki Musurus, İngiliz dışişleri bakanı Lord Clarendon'u, Os- manlı devletiyle haberleşrnek için telgraf kullanmaya teşvik etti. Musurus, elektrikli telgrafın lassy'ye ulaştığını, haberleşmenin yal- nızca 5-6 gün alacağını belirtti9. Bu, Londra'dan İstanbul'a mektup- ların gidip gelmesi için gereken zamanın yarısından daha azdı. Bu noktada, muhtemelen mesaj, atlı olarak veya gemiyle lassy'den Yama'ya taşınacaktı.

Ancak 1855 ilkbaharında, Yama ve lassy telgraf yoluyla Bük- reş'e doğrudan bağlandı. İkinci bir hat da, Bükreş'ten Viyana'ya, oradan Avrupa'ya ulaştı. Bükreş'le bağlantı yine savaşın bir sonu- cuydu. Kırım Yarımadası'nda savaşan Fransız ve İngiliz güçlerin devletleriyle yakın temasta bulunabilmelerini hızlandırdı LO• Bir Fransız askeri mühendisle telgraf uzmanları grubu hattı kurdu. Hiz- mete geçtiğinde, Fransızlar Yama, Şumnu ve Rusçuk'taki telgraf is- tasyonlarına insanlar yerleştirdiler ve gerektiği zaman onarımın ya- pılmasını ve hattın sürekli olarak gözetim altında tutulmasını sağla- dılar. Savaş zamanında Karadeniz bölgesindeki telgrafların direktö- rü, İngiliz binbaşı M.A. Biddulpuh, Şubat ve Mart 1856'da, Var- na' dan Viyana'ya at sırtında bu hat boyunca yürüdü ve neredeyse tamamı Fransız olan 133 kişilik personelin hattı başarılı bir şekilde koruduğunu ve çalıştırdığını gördüll. Başkenti Bükreş olan başka

8. Dışişleri Bakanlığı Hazine-i Evrak (hereafter DBHE-Archive of the Foreign Ministry, İstanbul), Siyası'de, dosya i 258 bu kablo ve Kırım Savaşı döneminde Balkan ve Karadeniz bölgesindeki diğer telgraf hatları ile ilgili bilgi vardır.

9. DBHE, Siyası, dosya 1273, Musurus to Ali no. 365, 23 Şubat 1855.

10. "Majesteleri ile Fransa İmparatoru arasında Bükreş-Viyana arasındaki elektrikli telgraf hattının kurulmasıyla ilgili anlaşma. Great Britain, House of Commons, Sessional

Papers, 1854-55, Cilt 55, Cmd. i 836, i Şubat 1855.

IL. Tanrıkut, Türkiye Posta ve Telgraf, s. 55 1,568-569; Biddulph, Report, 1856,

s. 1-4, 6-7. Tanrıkut sayfa 551 'de ve pekçok diğer yerde Posta ve telgraf Vekilliği tarafından basılan bir telgraf dergisinde çıkan telgraf tarihçesinden alıntı yapmaktadır. no. 10-12 (Şevval-Zilhicce i 293= Ekim-Aralık 1876).


OSMANLı İMPARATORLUGUNA ELEKTRİKLİ TELGRAFIN GİRİşİ 351

bir ayrıcalıklı Romen vilayeti Eflak hattında Avusturyalılar görev yapıyordu.

İngilizler denizaltı kablolarını döşerken, Fransızlar Vama' dan Bükreş'e telgraf ağını bağlarken, Osmanlı devleti, sadece bu çalış- malara resm1 izinleri ve gerekli malzemeyi sağlamakla yetindi. Tel- graf direklerini de temin etti. Fakat tüm mühendisler ve teknisyen- ler Fransız veya İngiliz' di. İzolatörler ve Morse araçları gibi, teller ithal edildil2• Beyoğlu (Pera) telgraf ofisini Üsküdar'la bağlamak için Boğaziçi'nin bir yakasından öbür yakasına istanbul'da gerçek- leştirilen Avrupa ile Asya arasındaki ilk bağlantı bile Biddulph ta- rafından yapıldı!3. Fakat Bab-ı Ali, müttefiklerinden bir şeyler öğre- niyordu. Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk telgraf uzmanlarından iki- si, Varna-Bükreş hattının mümkün olduğu kadar çabuk tamamlan- ması için Fransa'dan gelen Fransız genel telgraf müfettişIeriyle ça- lışmak üzere gönderildil4 Daha sonra Mustafa Efendi ve Vuliç Efendi Osmanlı telgraflarının idaresinde çalışmak için istanbul'a

geri gönderildiler. Çünkü Bab-ı Ali, telgraf hatlarını kendi başına kurmayı planlıyordu.

1854 yazında sadrazam Kıbrıslı Mehmet Emin Paşa, Osmanlı telgraf sisteminin başlangıcında görevalmak üzere üst düzey üç si- vil devlet görevlisini ve üç generali atadı. İngiliz yerine bir Fransız planı seçildi ve bir Fransız mühendis, M. De la Rue yapımda baş- kanlık etmesi için görevlendirildi. İlk Osmanlı hattı, Sultan Abdü1- mecid'in arzu ettiği üzere İstanbul'dan Edirne'ye işleyecekti. Daha sonra mesajların Viyana'ya batıya gidebilmesi için Fransız hattıyla Şumnu aracılığıyla bağlanacaktı. Buna ek olarak, Edirne'den kuzey ve batıya işleyecek olan ikinci bir hat Filibe, Sofya ve Niş aracılı- ğıyla Avusturya ağına birleşecekti. Fransız müteahhit anlaşmada, Fransız teknisyenlerin telgraf işlerinde Osmanlı tebaayı eğitmesini

12. Tannkut, Türkiye Posta ve TeIgraf, s. 551. Frank E. Bailey, British Policyand the Turkish Reform Movement ... 1826-1853, (Cambridge, Mass., 1942), s. 85 and s. 256. Tannkut, İngiltere'nin Osmanlı İmparatorluğu'na telfgaf teli ihraeının tüm tel ihraeının % 45'ini oluşturduğunu belirtmektedir.

13. Biddulph, Report, 1856, s. ı.

14. Tannkut, Türkiye Posta ve TeIgraf, s. 551.


352 RODERIC H. DAVISON - ÇEV: DURDU MEHMET BURAK

şart koştu. Gerekli malzemeler kışın Fransa' dan, direkler de Anado- lu'nun Karadeniz sahilindeki Ereğli'den getirildi. Yapım Mart 1855'de başladı. 19 Ağustos 1855'de De la Rue İstanbul'la Edir- ne'nin birbiriyle haberleştiğini bildiren bir telgrafı dışişleri bakanı- na gönderdi. Hattın Şumnu'ya uzatılması, 6 Eylül'de tamamlandıl5.

Böylece İstanbul, Avrupa başkentlerine telgraf teliyle bağlanmış oldu.

İstanbul'dan ilk telgraf 14 Eylül 1855'de çekildi. Bu telgrafPa- ris ve Londra'daki Osmanlı büyükelçilerine Kmm'daki Rus kalesi Sivastopol'un düştüğünü bildiriyordu. "Telgrafımız mutlu bir ha- berle başlıyor" diyordu16• Bu zaferi ilan eden telgraf, genellikle as- keri başarının uzun övgüsü olan geleneksel "zafername"nin ve sul- tanın zaferlerini bildiren "fetihname"nin yerine geçiyordu; yalnız daha kısa ve özlüydü. Bir sonraki gün, hat Edirne'de telgraf ofisin- de büyük kutlamalarla resmen açıldı. Açılış törenlerinin bir parçası olarak, 87 kelimelik bir telgraf Edirne' den İstanbul'a çekildi; 11 da- kikada alındı ve hemen cevaplandıl? Kendi hattını Avrupa'ya aç- maktan gurur duyan Bab-ı .Ali,hattı kullanmaya hemen başlayabile- ceklerini yabancı elçiliklere bildirdi. Bildiride, tarifeli programın henüz tamamlanmadığı, ancak ulaşım hatlarının bir listesinin bu- lunduğu, masrafların daha sonra belirleneceğini ifade ediliyorduıs.

LS. Ibid., s. 550-552, 567,611; Nesimi Yazıcı, "Osmanlı Telgrafında Dil Konusu," Ankara Üniversitesi İlahiyat FakÜıtesi Dergisi, 26 (1983); s. 763; Semavi Eyice; İstan- bul'da İlk Telgrafhane-i Amire'nin Projesi (I855)," İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 34 (1983-84); s. 6 1-62; A. Baha Gökoğlu, Batı ve Doğuda Telgrafçı- lık Nasıl Doğdu? (İstanbul, 1935), s. 46; Reşit Paşa'nın oğlu olan Ali Galip Paşa komis- yona başkanlık etti. Moniteur Ottomane'nin editörünün oğlu Edouard Blacque Bey, Bab-! Ali'ye teklifte De la Rue'nün ortağı olarak hareket etti. Türk kaynaklarında, De la Rue'nün ismi bazen Arap harfleriyle yazıldığı gibi Dolaro olarak geçmektedir.

16. Telgrafın metni bulunmaktadır. Paris ve Londra'daki büyükelçilere Dışişleri Bakanlığı tarafından gönderilmiştir. DBHE, Siyası, Karton 669, dosya i B, 14 Eylül 1855. 17. Nesimi Yazıcı, "Osmanlı Telgraf Fabrikası", Türk Dünyası Araştırmaları, 22

(Şubat 1983), s. 69-70; Tanrıkut, Türkiye Posta ve Telgraf, s. 552-555; Osman Ergin, Türkiye Maarif Tarihi, (İstanbuL. i 939- i 943),2: s. 620.

18. USNA, Record Group 84, Notes from the Porte No. I, Mehmed Fuad (Foreign Minister) to U .S. Legation, 7 Muharrem 1271/16 Eylül ı 855(sic.]. Belirtilen günlerden biri yanlış olmalı. 26 Rebiülevvel 1272'de (6 Aralık 1855) Ceride-i Havadis birinci sınıfın tarifesini yayınlamıştır.


OSMANLı iMPARATORLUGUNA ELEKTRİKLİ TELGRAFIN GiRİşİ 353

Kınm Savaşı sırasında kurulan bu hatlar, artan telgraf hattı ya- pımının aşınya kaçtığının habercisiydi. Savaş sırasında bile, başka hatlar üzerinde düşünülüyordu. Bir İngiliz olan Lionel Gisbome, Çanakkale Boğazı'nın güneyağzından Mısır'da İskenderiye'ye ka- dar denizaltı kablosu döşemek için Bab-ı Ali'den izin aldı. Berabe- rindeki bir heyetle İstanbul' a işleri takip etmek için geldiler. İngiliz konsolosun eşi bir mektupta Gisbome'un "Mısır'a giderken (eğer oradaki işini bitirirse) bir telgraf hattı kurmak için izin aldığını" be- lirtiyordul9. Bu gözlem, Osmanlı İmparatorluğu'nun dışında, özel- likle İngiltere'de bulunan telgraf çılgınlığının çoğunun kaynağını göstermektedir. İngilizler, Hindistan 'la hızlı iletişim kurmak isti- yorlardı. Bir İngiliz grup 1856'da, Adriyatik, Kıbrıs, İskenderiye, Suriye, Irak, İran Körfezi yoluyla, Osmanlı İmparatorluğu'nun ço- ğundan geçen bir Hindistan hattı önerisi ortaya attı. Bu, Rus karşıtı bir tedbir ve Britanya İmparatorluğu'nun haberleşmesine destek olarak geliştirildi20• Başka bir İngiliz şirket, Osmanlı Asyası'ndan İran Körfezi'ne geçecek bir hat kurmak için Bab-ı Ali'yle görüşme- lere başladı. Fakat sonunda Bab-ı Ali kabul etmedi ve hattı kendisi- nin kuracağını bildirdi. Ancak, Bab-ı Ali İngilizleri çalıştıracak ve İngiltere'den malzeme alacaktı21• Bu arada, İngilizlerin Hindis- tan'la hızlı haberleşme arzusu, 1857'de oradaki Sepoy (Hintli as- kerlerin) ayaklanmasının haberinin Londra'ya ulaşması 40 gün ge- ciktiği için güçlendi22.

Belli ki Bab-ı Ali kararını üç nedenin ışığında aldı: İngiliz dev- letiyle iyi ilişkiler kurmak, Hindistan'la haberleşmesini kolaylaştır- mak ve Avrupa telgraf ağında Fransız etkisini Asya'da İngiliz etki- siyle dengelemek. Fakat Yama'dan Bükreş'e kadar olan Fransız

19. Lady Hornby (Emilia B. Macerani H.), In and Around Stamboul, (London, 1858), s, 101. Gisborne'un kazandığı ilk ayrıcalık 25 Nisan 1855 tarihliydi. Mektup Lo Kasım 1855 tarihliydi.

20. William P. Andrew, Memoir on the Euphrates Valley Route to India, (London, 1857), s. 229-233. Rusya karşıtı bir hareket olarak öneriyle ilgili kaynağın ismi.

21. Tanrıkut, Türkiye Posta ve Telgraf, s. 559-560; Charles Issawi, The Economic History of Turkey 1800-1914, (Chicago. 1980), s. 15i; MA Biddulph, Report, Explanatory of a Map of the Telegraph Lines of the Ottoman Empire, (London,

1860),s.30.

22. Halford L. Hoskins, British Routes to India, (New York, 1928), s. 400.


354 RODERIC H. DAVISON - ÇEV: DURDU MEHMET BURAK

hattı gibi, dış güç temsilcileri tarafından kurulup inşa edilecek başka bir hattı topraklarında istemedi. Osmanlı devleti hem hatta sahip ol- malı hem de işletebilmeliydi. Böylece Londra büyükelçisi Musurus, İngiliz askeri mühendis Biddulph'ın görevalmasını sağlamakla gö- revlendirdi. Artık yarbayolan Biddulph, Anadolu üzerinden İstan- bul'un Asya'daki bir semti olan Üsküdar'ı Bağdat, Basra ve İran Körfezi'yle başlayacak telgraf ağının yapımını üstlenecek bir İngi- liz gruba başkanlık edecekti. Fakat Biddulph, ücreti Osmanlı devleti tarafından ödenen bir memur olacaktı.

Osmanlı telgraf ağı genel direktörü 11 Ağustos 1858' de direk- tiflerini Biddulph' a iletti. Hattın tüm alanını o inceleyecek ve çeşitli noktalarda hattı kurmaya hemen başlayacaktı23. Hat İngiliz grubun yönetimi altında bölümler halinde kuruldu ve birbirini izleyen pek çok değişikliğe rağmen Haziran 1861'de Üsküdar'la Bağdat arasın- da telgraf trafiğine açıldı. Ayın sonuna doğru Sultan Abdü1mecid öldü. Ölümünden önce, yalnızca doğuda Bağdat hattının, batıda Bükreş-Belgrad- Viyana hattının değil, Selanik hattının tamamlanı- şına da şahit oldu. Ayrıca bir İngiliz firması olan Levant Company, Çanakkale Boğazı'nı Chios (Sakız) adaları ve Kıbrıs'la bağlayan ve başlıca liman olan İzmir'i Sakız hattına bağlayan bir kablo döşemek için izin aldı24. Ancak, Çanakkale Boğazı-İskenderiye kablosunu döşeme çalışmaları üç kez sekteye uğradı25•

1862'de tahta çıkan Sultan Abdülaziz'in ilk dönemlerinde, bü- yük Osmanlı başarısı, Bağdat'tan Basra'ya ve İran Körfezi 'nin Fao limanına kadar olan telgrafhattının tamamlanmasıydı. Burada İngi- lizler Karaçi ve Hint Okyanusu üzerinden geçip körfez yoluyla ge- len hattı döşediler. Ocak 1865'de, bu yüzden telgraf trafiği Lond- ra'dan Hindistan'a, sonra tekrar Osmanlı toprakları üzerinden geçe-

23. Biddulph, Report, 1860, s. l7 (Direktiflerle ilgili metni veren kaynak).

24. Tanrıkut, Türkiye Posta ve Telgraf, s. 595-602; Biddulph, Report, 1860, s. 5,7,9, 13-14; Newall, Observations, s. 47 ve harita; l.G. Lorimer, Gazetteer of the Persian Gulf, Oman, and Central Arabia, (Calcuna, 1915), I, kısım 2: 2401-2402. Anadolu üzerinde, Irak ve Suriye'de ve Selanik'te istasyonların açılışını kutlayan, kimi 1861' den sonra çekilen bir telgrafı yeniden yayınlayan kaynaklar.

25. Newall, Observations, s. 7-12, 31; "Correspondence Respecting the Darda- nelles-AlexandriaTelegraph(ı859-1861)",GreatBritain,HouseofCommons,Sessional Papers, 1863, Cilt 73, Cmd. 3162.


OSMANLı iMPARATORLUOUNA ELEKTRiKLİ TELGRAFIN GİRişi 355

biliyordu. 1864'de bir Osmanlı-İngiliz anlaşması Fao'da çift ofise imkan verdi. İngiliz şubesinde 50 çalışan bulunacaktı. Fao'dan İs- tanbul' a bir telgraf ağı tamamen Hindistan'dan gelen mesajlar için ayrılacaktı. Bab-ı Ali ayrıca, bu hatta bulunan başlıca telgraf istas- yonlarındaki ofislerde İngilizce bilen telgrafçıların bulunmasını ka- bul etti26.

Abdülaziz'in dönemi boyunca (1861-1876) ve Sultan Abdülha- mit'in döneminde (1876-1909), Osmanlı telgraf ağının genişlemesi devam etti. Anadolu'da yan kollar ortaya çıktı. Bir büyük hat Ana- dolu'dan Suriye yoluyla Mısır'a ve Arabistan'a ilerletildi. Odes- sa'daki Rus telgraf ağıyla Karadeniz ağının bağlantısı yapıldı. Bu hatlara yeni Balkan kasabaları eklendi. İngiliz teşebbüsçüler Os- manlı İmparatorluğu'nun çevresinde, biri Malta'dan İskenderi- ye'ye, diğeri Kızıldeniz Süveyş-Hint Okyanusu-Hindistan'a olan denizaltı kablolarını döşemeye devam ettiler. Bu hatlar ancak birkaç kez işleyebildi. İngilizler ayrıca İran üzerinden Hindistan-Avrupa ağını kurdular. Bu ağ Bağdat'ın doğusunda sınır noktasında Osman- lı ağı ile birleştin. Büyüme oranı, 1850-1860 arasında oldukça faz- laydı. Hatların toplam kilometresi ile ilgili rakamları kıyaslamak pek mümkün olmadı, çünkü Osmanlı İmparatorluğu'nun alanı

1878, 1881 1908 ve 1913'de küçüldü. Ancak rakamlar muhteşem bir düzenlilik göstermektedir. 1863'de 6.490 km, 1866'da 13.750 km, 1869'da 25.137 km ve 1904'de 36.640 km'lik hatlar kuruldu28•

26. "Convention Between Her Majesty and the Sultan, for the Establishment of Telegraphic Communications Between India and the Ottoman Territory ... 3 Eylül 1864. "Great Britain, House of Commons, Sessional Papers, 1865, Cilt .57, Cmd. 3431; Larimer, Gazetteer, I, Kısım 2: 2402-2414.

27. Lorimer. Gazetteer, I, Kısım 2: 2400-2424; New International Encyclopedia, (New York, 1904), Cilt 19, s.v. "Telegraphy"; Convention Bctween Her Majcsty and the Sultan, for the Establishment of Telegraphic Cable Between Malta and the Alexandria ... Nisan 21,1861. Great Britain, House ofCommons, Sessional Papers, 1861, Cilt 62, Cmd. 2856.

28. Hakayikü'I-Vekayi"nin çeşitli tarihli sayılarında geçen, Agaton Efendi'nin

i 863 ve 1866 rakamlarıyla ilgili raporu. Aynı gazete i 869 rakamlarını vermektedir. Tüm sayılarda Mısır'ın hariç tutulduğu açıktır. Gazeteden alıntılar Tanrıkut'un eserindedir. 1904 rakamları George Young'ın eserlerindedir. Stanford ve Ezel Shaw resml yayınlardan 1882'de 23.380 kilometrelik 1904'te 49,716 kilometrelik hat yapıldığını bulmuşlardır. Bu rakamlar diğerleriyle pek uyumlu değildir.


356

RODERIC H. DAYISON - ÇEY: DURDU MEHMET BURAK

Telgraf tellerinin toplam uzunluğu muhtemelen verilen her rakamın iki katıydı. Çünkü her hattın direkleri 2, hatta 3 tel taşıyabiliyordu.

19l4'de imparatorluğa yaklaşık olarak yılda 5.500.000 telgraf gön- deriliyordu29• Telgraf Osmanlı hayatına uyarlandı. Uzağa doğru uzanan telgraf direklerinin görünüşü acayip değildi. Gezginler bu- nun hakkında çok şeyler söylediler. Amerikan sekreter Wiliam H. Seward'ın yeğeni, 1871' de demiryoluyla Süveyş Kanalı üzerinde İsmailiye ile Kahire arasında seyahat ederken, üç telgraf ağı gördü- ğünü belirtmişti. Bunlar, Avrupa hattı, Avrupa-Hindistan hattı ve Süveyş hattıydı30. Başka bir Amerikalı gezgin, l868'de Kutsal top- rakları ziyaret eden Kentucky'li bir Farmason, Yafa kumsalına bir ziyaret hakkında "güneye doğru gözün alabildiği kadar uzanan tel- graf direkleri bana ülkemi hatırlattı "31 diye yazmıştı.

Osmanlı telgrafının ne derece yeterli çalıştığının değerlendiril- mesi, gözlemciye ve zamana göre çok değişmektedir. Bir İngiliz telgraf mühendisi ve Bağdat genel konsolosu, tam işlemeye başladı- ğında 1860-1861 kışında, Bağdat'tan İstanbul'a tüm hattı incelemiş ve gelişmesini tavsiye etmekle birlikte "orta derecede yeterli" bul- muştu. Bunu nakleden Sir Henry Rawlinson hattın aynı zamanda "tam anlamıyla yeterli olduğunu ve çalıştığını" söylemişti32. Fakat Avusturya telgraftarının genel direktörü 1860'da Osmanlı telgrafı- nın "anarşi halinde" olduğunu düşünmekteydi. Bu duyguyu ileten Yarbay Biddulph, Osmanlı çalışanlarının uzman ve işe bağlı olma- larına rağmen, bozukluklar hemen tamir edilemediği için hattın ba- kımının iyi yapılamamasıyla ilgili kendi şikayetlerini ekledi33• Bo- zukluklar serviste düzensizliğe yol açtı. Yavaş veya yanlış ulaşım sinir bozucuydu. Osmanlı hatları aracılığıyla Londra'dan Hindis-

29. Eliot G. Mears, Modern Turkey, (New York, ı924), s. 232.

30. Olive Risley Seward, William H. Seward's Travels Around the World, (New York, 1873), s. 528,530. Seward, Mısır için gerekli tüm direklerin Tuna ormanıarından getirilmek zorunda olduğunu söylemektedir.

31. Robert Morris, Freemasonry in the Holy Land, (LaGrange, Ky., 1868), s. 263.

32. H.C. Rawlinson, Notes on the Direct Overland Telegraph from Constanti- nople to Kurrachi, (London, 1861), s. 5-6.

33. Biddulph. RepOıi. 1860, s. 5-6; aynı zamanda bkz., Report, 1856, s. 5. Biddulph Osmanlı telgraf müdürlüğüyle anlaşmazlığa düştü ve ayrılmak zorunda bırakıldı. Bu olay, görüşlerinin rengini belirlemiş olabilir.

-- --- --------------------------


OSMANLı İMPARATORLUGUNA ELEKTRİKLİ TELGRAFIN GİRİşİ 357

tan' a servisle ilgili olarak İngilizler sürekli şikayet ediyorlardı34• Osmanlı telsizcilerinin bazen yerel telgraf hatlarına Hindistan hattı- na karşı öncelik verdiklerinden ve İngiliz hattıyla aşinalıklarının her zaman yeterli olmadığından şüphelenilmekte idi. Ancak Osmanlı sisteminin verimi arttı ve yabancılar sık sık Osmanlı telgraf memur- larının yeteneğinden ve yararlığından sözetmeye başladılar. Tem- muz 1875'de bir İngiliz gezgin, güney Anadolu limanı Mersin'de gemi beklerken, günlüğüne şöyle yazmıştı:

Sabah, İngiltere'ye bir telgraf gönderdim. Konya hattı devletin mesajlarını iletmeye ayrıımıştı. Fakat telgraf memurlarının amiri, genç bir Rum, nazikçe telgrafımı Diyarbakır' da bir arkadaşa gön- derdi. Ayrıca, hemen gerçek adresine iletileceğini belirtti. Ofiste beklerken mesajın rahatlıkla ulaştığı Diyarbakır' dan bir cevap alın- dı ve hemen Pera'ya (Beyoğlu'na) gönderildi.

İngilizce olan telgraf böylece Kilikya'dan Mezopotamya'ya, oradan İstanbul üzerinden İngiltere'ye gönderildi. Aynı gün öğle- den sonra, gideceği yere tam zamanında ulaştı35•

Osmanlı İmparatorluğu'nda telgrafa karşı tutumlar farklıydı. Hatlar o kadar çabuk yayıldı ki, bazı Osmanlı tebaası bunu onaylı- yor, pekçoğu ise kayıtsız kalıyordu. Fakat karşı çıkanlar da vardı. Bunların bazıları devlet görevlileriydi. Smith ve Hamlin, Beylerbe- yi Sarayı'nda ileri gelenlere ikinci bir gösteri yaptıklarında, Smith yalnızca bir telgraf gönderdi. Daha sonra Hamlin, "ikinci bir telgra- fa gerek yoktu, çünkü biz telgraf tellerinden birinin koptuğunu keşfettik. Bunun, telgrafın tanıtılmasını istemeyen kötü niyetli biri tarafından yapıldığından kuvvetle şüphelendik" diye yazdı. Ham- lin'in, Sultan Abdülmecid'in istediği İstanbul-Edirne telgraf hattı- nın kısa sürede kurulamaması gerçeğine getirdiği açıklama "paşa- ların buna karşı birleştiği ve böyle bir aracın hergün yaptıklarını iletmesini istemedikleriydi "36 yargısı batılı gözlemcinin olağan fikri olabileceği gibi, doğru da olabilir. Sıradan insanlar arasında, telgra-

34. Bunların çoğu Lori mer tarafından özetlenmiştir. Gazetteer, s. 24 19-2420,2422. 35. EJ. Davis, Life in Asiatic Turkey, (London, 1879), s. 471-472, Temmuz 31. 36. Hamlin, Among the Turks, s. 192,194.


358

RODERIC H. DAVISON - ÇEV: DURDU MEHMET BURAK

fa batıl ve cahilce bir bakış açısı vardı. Bazıları bunun bir çeşit sihir olduğunu düşündü. 1864'de Samsun ve Amasya arasında hat kuran Türk mühendisler direkleri nemli tutmak zorundaydılar, bu yüzden telgraf direklerini çamurlu su birikintisine daldırıyorlardı37• Telgraf ofisinin şehrin dışında kurulduğu Edirne'de, halkın yıldırım çeker korkusuyla telgraf ağının şehrin içine girmesini istemedikleri nakledilmişti38•

Telgrafa bazı muhafazakarlar, dini yönden de karşı çıkıyorlar- dı. Bazen son derece iğneleyici eleştiriler yapan Charles Eliot, "Şeytan' ın sesini bir yerden diğer yere ulaştıran bir araç olarak bir telgraf ağının caminin ne kadar yakınından geçmesinin doğru oldu- ğunu ciddi ciddi tartışan alimler" olduğunu söylemiştir39. Muhte- melen ulema üyesi olmayan Osmanlı bir din bilgini tarafından

1880'ler veya 1890'larda basılan taşbaskı bir kitapçık veya broşür telgraf dahilolmak üzere birkaç teknolojik yeniliği kınıyordu. Gö- rüşüne göre bu icatlar Allah tarafından ortaya çıkan ürünlerdi, fakat kafirlerin aracılığıyla günahkar insanları yoldan çıkarmak için yayı- lıyordu40•

Ancak anonim olan bu ifadeler iyi Müslümanların hepsini tem- sil etmiyordu. 19. yüzyılda ulemanın çoğu yeni öğretilerin destekçi- siydi ve Avrupa biliminin yayılmasını olumlu karşılıyorlardı41• Ule- ma sınıfı mensupları 1855'de Edirne telgrafhane açış törenlerinde önemli rol oynadılar42. Şüphesiz ki başka yerlerde de aynı şekilde

37. Henry 1. Van Lennep. Travels in Little-Known Parts of Asia Minor, (London. 1870). 1: s. 85.

38.Tanrıkut, Türkiye Posta veTelegraf, s.55i.

39. Odysseus [Charles Eliot]. Turkey in Europe, (London. 1900), s. 99.

40. Rudolph Peters. "Religious Attitudes Toward Modernization in the Ottoman

Empire: A nineteenth century pious text on steamships, factories and the telegraph", Die Welt des Islams, N.S. 26 (1986): s. 76-105.

41. Ekmeleddin İhsanoğlu, "Some Critical Notes on the Introduction of Modern Sciences to the Ottoman State and the Relation Bctween Scİences and Religion up to the End of the Nineteenth Century", s. 235-25 ı. in 1.L. Bacque-Grammont and Emeri van Donzel, eds., Comite International d'Etudes pre-Ottomanes et Ottomanes, VI Symposium, Cambridge, ırst-4th luly i 984 (İstanbul, i 987); İhsanoğlu, Osmanlı ilmi ve Mesleki Cemiyetleri, (İstanbul. 1987), s. 17- 18.

42. Tanrıkut, Türkiye Posta ve Telgraf, s. 552-553.


OSMANLı iMPARATORLUGUNA ELEKTRiKLİ TELGRAFIN GİRişi 359

hareket ettiler. Zengibar'lı bir Müslüman gezgin, seyahatnamesin- de, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki telgraf ağından, özellikle Süveyş Kanalı üzerinde çarpışmayı önlemek için telgraf yoluyla geçişleri haberdar edecek şekilde gemilerde kullanımından pekçok defa olumlu olarak bahsetmişti43. Şamlı bir Arap, yüzyılın sonuna doğru telgrafın Mekke'ye hacı olmak için giden Müslümanlar için özellik- le bir nimet olduğunu yazmıştı: "Zat-ı Şahaneleri/Majesteleri, sul- tan (Allah onu korusun ve zafere ulaştırsın), Şam'la Mekke arasında kurulan telgraf hattıyla tüm hacılara bir iyilik yaptı. Allah, efen- dimiz sultanı ve halifeyi nimetlerin en iyisiyle ödüllendirsin44• Amin!" Bu olaylar, telgrafı ve bundan kısa bir süre sonra Hicaz de- miryolunu ve imparatorluğun Arap bölgelerini İstanbul yönetimine bağlamak, böylece İslam birliğini güçlendirmek için bilinçli olarak kullanan Sultan II. Abdülhamit döneminde geçiyordu.

Telgraf lehine olan en kuvvetli ifadelerden biri 1863'de, Os- manlı idaresinde pek çok üst düzey görevlerde bulunmuş olan Mü- nifEfendi (daha sonra paşa oldu) tarafından söylenmişti. Münif, 19. yüzyıl sonlarının gerçek İstanbul entellektüellerinden biriydi. Mü- kemmel bir İslamf eğitim almıştı. Ayrıca Osmanlı diplomasi heye- tinde büyükelçilik sekreteri olarak görev yaparken, Berlin Üniversi- tesi'nde kısa bir süre eğitim görmüştü. Çok çeşitli kaynaklar okuya- rak kendisini yetiştirmişti. Batı yenilikleriyle çok ilgiliydi. Münif, Osmanlı Bilim Kurumu olan Cemiyet-i İlmiye-yi Osmaniye'nin ku- rucularından ve bu kurumun dergisinde görevalanlardan biriydi. Derginin ismi Mecmua-i Fünun'du. Bu derginin ilk sayılarından bi- rinde Münif "Telgrafın Tarihçesi" isimli bir makale yazdı45. Bu ma- kalede Münif Paşa, Homeros zamanından itibaren elektrikli telgraf öncesi tarihi araştırmakta ve önceki 100 yılda Avrupa'daki elektrik- le ve telgrafla ilgili başlıca icatları anlatmaktadır. İlginçtir ki, Samu-

43. AI-Sayyid Humud Ebu Ahmad ibn Sayf al-bu Saidi, Rihhat, trans. & ed. by Jacob Landau in J.L. Bacque-Grammont and Paul Dumont, eds., Economie et societes dans I'Empire OUoman, (Paris, 1983), s. 91,97,101.103.

44. Jacob Landau, The Hejaz Railway and the Muslim Pilgrimage, (Detroit, 1971), ps. 97, Muhammed Arif e1-Münir tarafından çevri1en bir yazma.

45. Münif, "Tarih-i Te1graf", Mecmua-i Fünun, ı. no. IL (Zi1kade 1279); s. 448- 459.


360 RODERIC H. DAVISON - ÇEV: DURDU MEHMET BURAK

el F.B. Morse'dan, makinesinden ve tarzından hiç bahsetmez. Bri- tanya Adaları 'ndaki sualtı kablolarının başarısından ve sonra 1858'de döşenen Atlantik kablosunun kopmasından, başarılı üçün- cü denemeden ve kablonun tekrar geçici olarak işlemesinin durma- sından önce, Başkan Buchanan ile Kraliçe Victoria arasında mesaj

alışverişinden hızlı bir şekilde bahsederek, makalesini sona erdirir.

Münif'in makalesi bir tarihçiden ziyade bir halkla ilişkiler uz- manının eseri, insanlık için yararlı bir araç olan telgrafın ateşli bir savunmasıdır. Münif, sistemin hızını ve rahatlığını övmekte, devlet- lerin ülkeleriyle ilgili olayların haberini hemen alabildiklerini söy- lemektedir. Uzun konuşma ve belgelerin hızla yollandığını örnek- lerle gösterir. Telgraf, demiryollarına ve jandarmalara yararlı ola- bilmektedir. Daha başka örnekler. Hasta bir insan, başka bir şehir- deki ünlü bir doktora danışabilir ve telgraf yoluyla anında bir reçete alabilirdi! Münif Paşa, Amerika ve İngiltere'de, telgraf yoluyla 50 veya 60 saatlik bir uzaklıktaki satranç tutkunlarının maç yapabildik- lerini açıklıyordu. Tüm örnekleri tabii ki Avrupa ve Amerika'yla il- giliydi. Haberleri iyi alıyordu. Tamamıyla haberdar olduğu halde, Münif Paşa, takdiminden beri Osmanlı İmparatorluğu 'nda telgrafın gelişmesine dair hiçbir şey söylememektedir. Ancak, Paris'de, Londra'da veya Bağdat'daki biriyle iş yapmak isteyen İstanbul'da- ki bir bireyle ilgili varsayıma dayanan bir örnek vermektedir. Her iki kişi de o zaman telgraf ağıyla İstanbul'a bağlanmıştır. Münif Pa- şa, uzak noktalardaki iki iş adamının dakikada 120 harflik bir hızda görüşme yapabileceklerini söylemektedir. Derginin okurları kendi gibi insanlar olduğu için, muhtemelen bu konuda ikna edici bilgi veriyordu. Fakat makale, elektrikli telgrafın bir tehdit değil, bir ni- met olduğuna ikna edilmesi gereken önemli insanlar, okuryazar in- sanlar hala olabileceği için, Münif'in konuyu tartıştığı izlenimini vermektedir.

Osmanlı İmparatorluğu'ndaki elektrikli telgrafın etkisi onayla- mama veya destekleme tutumlarından çok öteye gitti. Bu batılı ye- nilik, Osmanlı toplumunda yankı yaptı; hayatı pek çok yönde, doğal olarak ilk önce devleti etkiledi. Başlangıçtan beri telgraf Osmanlı devletinin bir koluydu ve devlet tekelindeydi. İngiliz şirketinin Ege


OSMANLı iMPARATORLUGUNA ELEKTRİKLİ TELGRAFIN GiRİşi 361

bölgesinde bir denizaltı kablo servisini işletmesine izin verilmesi bunun dışındaydı. Yeni bir bürokrasi, başlangıçta birkaç kişiden, yirmi yıl içinde birkaç bin kişiye yükselerek ortaya çıktı. ilk önce

1854'de Osmanlı telgraf sistemini kurmaya karar veren, daha önce bahsettiğimiz altı üst düzey asken ve sivil devlet görevlilerinden oluşan bir çalışma ekibi vardı. Bunu 1856'da daha kalıcı bir telgraf komisyonu izledi. Bu, çoğu dışişleri bakanlığı elemanı ve sivil dev- let görevlilerinden oluşan bir komisyondu46. Komisyonun üyelerin- den biri telgraf direktörüydü. Çünkü 1855'de Telgraf Genel Direk- törlüğü kurulmuştu. ilk direktör, Billunzade Mehmet Efendi 29 Mart 1855'de atandı. Devlet görevine Tercüme Bürosunda başlamış ve sonra çok kez dışişleri bakanı ve sadrazam olan Ali Paşa'ya bağ- lanmıştı47• ilk yıllarda direktör pekçok idari ve kayıt servislerinin denetlendiği önemli bir işleve sahip imparatorluk divanının beylik- çisinin yönetimi altındaydı. Ancak 1871'de, 1840 zamanından ka- lan eski posta servisi, bundan sonra her iki işletmeyi de yönetmeye başlayan posta ve telgraf bakanına bağlı olmak üzere yeni telgraf servisleriy le birleşti48.

Telgraf direktörünün nezaretinde, telgraf ofislerinin sayısı ilk yıllarda hızla arttı. 1863'de 52 ofis görev yapıyordu. Bu sayı,

1866'da 135'e, 1869'da 320 ofise ulaştı. istasyonların Anadolu'da 103'ü, Avrupa vilayetlerinde 143'ü, "Arabistan'da" (Suriye, Irak ve

Arabistan) 50'si Trablusgarp'ta ve Ege Adaları'nda 5'i arızalandı. istanbul ve civarında 19 tane kaldı49. 1871' de başkentte başlıca üç telgraf ofisi vardı: Beyoğlu (Pera), Dersaadet ve Üsküdar ofisleri. Posta ve te1graf servisleri birleştiği zaman, Beyoğlu ofisinde 60 devlet görevlisi vardı. Hepsi "Fransız iletişim memurları" olarak ad-

46. Tanrıkut, Türkiye Posta ve Telgraf, s. 578,23 Ramazan 1272 (28 Mayıs 1856). Komisyon üyeleri tarafından imzalanıp mühürlenen mazbata.

47. Ibid., s. 564-566, 632, 705-706.

48. Ibid., s. 205,632. Beylikçi, hakkında bkz., Carter V. Findley, Bureaucratic Reform in the Ottornan Empire: The Sublime Porte, 1789-1922, (Princeton, 1980). Shaw'a göre Posta ve telgraf Devlet Bakanlığı'nın yönetimine verilmişti.

49. Tanrıkut, Türkiye Posta ve Telegraf, s. 539, 614-615. Toplam ve arızalar farklı kaynaklardandır. Bu yüzden rakamlar tamamen uyumlu olmayabilir. İstasyonlar saneak- larda listelenmiştir (sayfa 539-546). Mısır ve Tunus dahil edilmemiştir.


362

RODERIC H. DAVISON - ÇEV: DURDU MEHMET BURAK

landırılıyorlardı. Bir de tamirci vardı. Dersaadet ofisinde 23 Türk, 4 Fransız haberleşme memurları vardı. Üsküdar'da 27 Türk görevli, bir Fransız uzman ve bir tamirci vardı. Beyoğlu ofisinin personeli yalnızca Avrupaf İstanbul semtinin nüfusunun özelliğini değil, tel- graf trafiğinin büyük hacmini de gösteriyordu. İstanbul'daki diğer ofisler Galata, Kadıköy, Adalar ve muhtemelen diğer semtlerde bu- lunmaktaydı50. Tüm Osmanlı sisteminde i 869' da 3.607 çalışan var- dı. Bu tarih, ilk hat açıldıktan tam 15 yıl sonraydı. Bunların 132'si "üst düzey memurlardı." 1.992'si telgraf istasyonu memurlarıydı. 1.483'ü hat koruyucuları, hizmetliler, mesajcılar ve benzerleriydi51• Yeni bürokrasi daha çok kağıt yarattı: Pekçok resml form hem Türkçe, hem Fransızca başlıklarla hazırlanıyordu. Ayrıca üniforma- lar da giyilmeye başlandı. İlk günlerde rütbeyi göstermek için ko- lunda gümüş çizgiler olan siyah geniş bir giysi giyiliyordu52•

Telgraf ofislerinin artmasının, mimari üzerinde de etkisi oldu. Bu, İstanbul'daki ilk ofisle başladı. Soğukçeşme olarak bilinen cad- de, Bab-ı .Ali'ye yakın bulunmaktaydı. Bu cadde, Topkapı Sara- yı'nın dış duvarlarının yakınından geçip gitmekteydi. Bab-ı .Ali'nin yakınlarındaki bir imparatorluk köşkü olan Alay Köşk yakınlarında telgraf ofisi için bir yer ayrılması sadrazam ve sultan tarafından ka- bul edildi. Aslında burası eski surda bir kale burcuydu. Meşhur bir Avrupalı mimar İstanbul'da çalışan Giuseppe Fossati- "Küçük" Fossati, daha meşhurlarla Gaspare Fossati'nin küçük kardeşi-görev aldı. Bina planı, son günlerde İsviçre' deki aile arşivinde bulunmuş- tur. Fossati, Avrupa tarzında mütevazi bir binayı surun yanına inşa etti. Sonra üçüncü bir kat ve imparatorluğun izniyle Alay köşkü ek- lendi. Ofis büyüdükçe, caddenin karşısına, eski askeri hazırlık oku- lu binasına taşındı. Sonunda 1909'da halen Yenicami ve Galata

50. Ibid., s. 214,218. Antonii. Putevoditel' po Kostantinopoliu, (Odessa, 1884), s. 248. İstanbul'daki telgraf büroları sokak adresleriyle birlikte listelenmiştir.

51. Tanrıkut, Türkiye Posta ve Telegraf, s. 615. Tanrıkut toplam 2.507 çalışan olduğunu beliıtmektedir. Eğer listelediği 3 kategorideki rakamlar doğruysa, bu sayı yanlış- tır. İş tasnifiyle ilgili daha ayrıntılı bilgi sayfa 259, 267-268'de verilen üeret kategori- lerinden çıkarılabilir.

52. Ibid., s. 605-607,639-641. Çoğu form İstanbul'daki Dışişleri Bakanlığı Arşivin- de ve Başbakanlık arşivinde bulunmaktadır.


OSMANLı İ MPARATORLUGUNA ELEKTRİKLİ TELGRAFIN GİRİşİ 363

köprüsü yakınında bulunan eski muhteşem Osmanlı tarzda posta ve telgraf ofisi binasına taşındı53• Tüm İstanbul binalarında, merkezi' idari ofisler vardı.

Beyoğlu ofisi, en meşhuru Pera Palas olan Avrupalı gezginler için inşa edilen otellerin bulunduğu caddede (adı daha sonra Meşru- tiyet Caddesi oldu), Tepebaşı olarak bilinen semtte, küçük kiralık bir binada çalışmaya başladı. Kısa sürede geniş imkanlara kavuştu. Sonunda, 1908 Jön Türkler ihtilalinden sonra, Beyoğlu telgraf ofisi, o zaman Grand'Rue de Pera (şimdi İstiklal Caddesi) olarak bilinen caddede, Galatasaray Lisesi'nin karşısında bulunan, 1874'de bir Rum tarafından inşa edilmiş olan bir köşkü devraldı. Doğu Telgraf Şirketi ve bir Alman Telgraf Şirketi ilk iki üst katta bulunurken, Osmanlı telgraf şirketi, bir İtalyan ressam tarafından yapılmış tahta- dan resimler ve değerli eşyalar içinde ilk iki katta bulunuyordu54. Taşra ofislerinde her çeşit yapı vardı. Fakat yenileri inşa edilirken, o zamanın valisi, meşhur entellektüel ve çalışkan kamu görevlisi Ahmet Vefik Paşa tarafından yaklaşık 1879'da, Bursa'da inşa edi- len yapının modeline benzer yapılar yapılmaya başlanmış olabilir. Daha çok biraz Osmanlılaştınlmış Fransız banliyö köşklerine ben- zeyen kare iki katlı binaların içinde hem postahane, hem de telgraf ofisi bulunmaktaydı55.

Elektrikli telgrafın girişi Osmanlı devletini, Osmanlı telgrafçı- ları eğitmek ve yabancılara sürekli bağımlılıktan kurtulmak için teknik eğitime itti. İlk aşama, dışardan getirtilen Fransız uzmanların denetimi altında meslekiçi eğitimdi. Daha önce bahsedilen Mustafa Efendi ve Vuliç Efendi bunların ilkiydi; Tercüme Bürosu'ndan gel- mişlerdi ve Fransızca biliyorlardı. Onları diğerleri izledi, onların da çoğu Tercüme Bürosu'ndandı. Bu 1855-56'daydı. Sonraki yıllarda

53. Eyice, "İlk Telgraflıane", s. 61-72; Tanrıkul. Türkiye Posta ve Telegraf, s. 551, 610,612-613.

54. Tanrıkul. Türkiye Posta ve Telegraf, s. 492-493. Beyoğlu bürosunun eski müdür yardımcısı Mehmet Ali'den alıntı. Posta ve Telgraf Mecmuası, no. 176 (Kanunuevvel 1331).

55. Beatrica tarafından çekilen fotograf ST. Laurent in "Transition to Modernity: The Urban Transformation of Bursa, 1838-1908", SUNY Binghamton, 8 Ekim 1988.


364 RODERIC H. DAVISON - ÇEV: DURDU MEHMET BURAK

İstanbul merkezinde telgraf eğitimi verildi. 1861'de resml bir okul kuruldu; adı Fünun-i Telgrafiye Mektebi'ydi. Sabah teorik dersler, öğleden sonra uygulamalı dersler içeren iki yıllık bir programdan oluşuyordu. Okulun kurulmasını öngören kanun çok pratik bir müf- redat ortaya koyuyordu. Müfredat hem ofiste çalışma programını, hem de telgraf ve elektriğin bilimsel yönleriyle ilgili teorik bilgiyi içeriyordu. Bu okul, aralıklı olarak faaliyet gösterdi. Bir süre devam etmedi ve sonra en az üç kere yeniden ders başı yaptı. Fakat, son or- taya çıkışında, i. Dünya Savaş'ı ve Cumhuriyet dönemine kadar de- vam etti. Okula ara verildiği dönemlerden birinde, daha sonra Gala- tasaray Lisesi olan İmparatorluk Lisesi'nde telgraf dersleri resmen başladı. Öksüzler burada yüksek kalitede eğitim alabiliyorlardı. Ga- latasaray dersleri kısa sürede sona erdi, fakat birçok yıl boyunca Darüşşafaka mezunları üst düzey görevler de dahilolmak üzere tel-

graf sisteminde görev yaptı. Telgraf biliminin başkanlığını yürüten Fransız teknisyen Emile Lacoine orada öğretmenlik yaptı ve öğren- cileri için bir kitap yazdıs6.

Bazı öğrenciler ek eğitimi Paris'de telgrafyüksekokulunda eği- tim yaparak alıyorlardı. 1883'den 1891'e yılda bir veya iki öğrenci, bakanlıkta zaten çalışmakta olan Darüşşafaka mezunları Paris' e gönderildi. Fakat 1892'de hala hepsi Paris'de olan öğrencilerden bazıları, Jön Türklerin de katıldığı bir gösteriye katıldıktan sonra geri çağrıldılar. Sultan II. Abdülhamit uzakta da olsa siyası karışık- lıklara ve muhalefete yol açan herşeye karşı oldukça duyarlıydı. Bundan sonra, hiçbir telgraf öğrencisi Paris'e gönderilmediS? An- cak, yurtdışında eğitim olmadan da telgrafla ilgili okul programı yerli memurları yetiştirme amacında başarıya ulaştı. Osmanlı siste- minde görevalan yabancıların sayısı başlangıçta çok yüksek iken,

1871'den sonra iyice azaldı.

56. Ergin, Maarif Tarihi, 2: s. 621-625; Yazıcı, "Dil Konusu". s. 753-754; Yazıcı, "Telgraf Fabrikası", s. 70. no. 4; Tanrıkut. Türkiye Posta ve Telegraf, s. 570-573. 19 Cemaziülahir 1277 (2 Ocak 1861) tarihli kanun "Düstur"dadır. Tanrıkut bunu sayfa 571'de yeni harflerle yeniden yayınlamaktadır. Emile Lacoine'ın Türkçe muhtelif yaz- maları vardır. Bazen Cemi! Lekovan olarak geçer.

57. Ergin, Maarif Tarihi, 2: s. 623-624; Tanrıkut, Türkiye Posta ve Telegraf, s. 633.


OSMANLı iMPARATORLUGUNA ELEKTRiKLİ TELGRAFIN GiRişi 365

Yeni nesilden telgraf operatörleri ve yöneticiler çıkartmak için teknik eğitim gerekliyken, telgraf aletleriyle çalışmak için bir tamir dükkanı da gerekliydi. Osmanlı yönetimi böylece, sonunda küçük bir fabrika olan başka bir maceraya da atıldı. Başlangıçta yabancı uzmanlar tamir ve bakım çalışmalarını yaptılar. Fakat 1859 gibi er- ken bir tarihte Varna telgraf ofisindeki memur olan, Mikail Efendi bir telgraf makinası yaptı ve başarıyla kullandı. Kendisinin usta bir makinist meslektaşı Besim Efendi de Varna'da, 1861'de başka bir telgraf makinasi yaptı. Fakat 1869'a kadar Osmanlı telgraf siste- minde kullanılan tüm makineleri ithal ediliyordu. Belirsiz bir tarihte İstanbul'da bir tamir dükkanı kuruldu. Başlangıçta saatçiler ve saat- çilerin çırakları tamir işini öğrenmek için en uygun kişiler olarak se- çildiler. 1869'da tamir dükkanı, iki ayda yüz makine ürettiği söyle- nilen küçük bir fabrikaya dönüştü. İstanbul telgraf ofisinin bulundu- ğu caddenin karşısında büyük ahşap bir binada kuruldu. Terziha- ne'de, binanın bilinen ismi, Besim Bey fabrika müdürüydü ve diğer ikisi 1871' de onunla birlikte çalıştı. İki yıl sonra 11 çalışanı vardı.

1915'teyse 100'ün üzerideydi. Fabrika on yıl içinde üç kere taşın- mak zorunda kaldı, fakat 1881'de saray surlannın karşısında, tel- graf ofisinin arkasında kalıcı bir binaya yerleşti. 1918' de fabrika 5.000'nin üzerinde telgraf aracı, pek çok pil ve aksesuar üretti. Her makina ithal maliyetiyle karşılaştınldığında, Osmanlı bütçesine önemli miktarda katkıda bulundu. Fabrikada yapılan makinalar 1884'de Viyana'da, 1893'de Chicago'da, 1911'de Turin'de sergi- lerde sergilendiği ve ödüller aldığı için, ürünler Osmanlı İmparator- luğu'nu teknik anlamda doldurmasına yardımcı olmuş olabilir. Bel- li ki fabrika bazı iyi Osmanlı makinistleri de eğitmişti58•

İstanbul'un desteğiyle araçları onarmak ve bakımını yapmak Balkanlar' a ve Anadolu 'ya uzanan telgraf ağını onarmak ve bakı- mını yapmak farklı şeylerdi. Hattın bakımının güçlükleri çok faz- laydı ve İngilizler sürekli olarak Osmanlılar'ın sanatlarında usta ol- madıklarından, işlerinin hat kopmaları ve bazı diğer sebeplerden dolayı çok sık durduğundan yakınmaktaydılar. 1904 gibi ileri bir ta-

58. Yazıcı, "Telgraf Fabrikası", s. 70-81; Ergin, Maarif Tarihi, 2: s. 622; Tannkut, Türkiye Posta ve Telegraf, s. 663-666.


366

RODERIC H. DAVISON - ÇEV: DURDU MEHMET BURAK

rihte bile İstanbul-Fao hattındaki beş kesilme toplam 65 gün sür- müştü59. Hava koşullarının yol açtığı güçlükler de büyüktü: İran Körfezi yakınında, bir uçta sıcak hava, kuzey uçta, Anadolu ve Bal- kanlar'da soğuk hava olabiliyordu. Şubat l856'da Fransız yapımı hattı yöneten binbaşı Biddulph; Rusçuk yakınlarındaki kasvetli, dağlık araziden "buzun telin çapında bir inçlik kalınlaşma yapma- sından dolayı kopan bir millik bir telgraf ağını geçtik. Aynı anda sert bir rüzgar esiyordu. Korkutucu derecede soğuktu. Fakat henüz Fransız Surveillant teli bağlamaya çalışıyordu "60 şeklinde mesaj yolluyordu. Bakım bazen acımasızdı. Diğer yerlerde insanlar telgraf tellerine zarar verebilirlerdi. Güneydoğu'da Diyarbakır ve Musul yakınlarında, daha güneyde Irak'da özellikle dikbaşlı Arap kavim- lerinden korkuluyordu. Musul'daki İngiliz konsolosu kışın yakıt ve- ya çadır direkleri olarak kullanmak üzere Bedevilerin direkleri sö- kebileceğini nakletmişti61• Gerçekte kavimler İran' da Osmanlı İm- paratorluğu'nda olduğundan daha yıkıcıydılar; fakat kopmalar için potansiyel vardı. Bazı araziler hatlara girişi güçleştiriyordu. La- coine, "Türkiye, otoyolların ve demiryollarının bili,nmediği yerlere telgraf hatlarını tanıtan ilk ülkeydi" diye yazmıştı62• Biraz abartmış- tı. Çünkü Osmanlı İmparatorluğu'nda çok az otoyolu vardı ve de- miryolları yavaş yavaş tanıtılıyordu. Fakat çoğu telgraf hattı ülkenin içinden geçiyordu.

Hat bakımı sorunu ancak, sürekli ve günlük teftiş ve onarımla halledilebilirdi. Osmanlı telgraf idaresi, bekçileri, gözcüleri, tamir- cileri ve süvarileri kullanarak, hattın belirli taşra uzantılarında gö- revli müfettişlerle birlikte bunu yapmaya çalıştı. Hatların sürekli olarak teftiş edilmesi ve telgraf araçlarının incelenmesi kanunlarla zorunlu kılındı; l876 kanunu bir hat bekçisinin dağlık arazide her üç saatte bir, düz arazide her beş saatte bir, demiryolu hattında her

59. Lorimer, Gazetteer, I, Kısım 2: 2422.

60. Biddulph, Report, 1856, s. 6.

61. Biddulph, Report, 1860, s. 31-32.

62. Emile Lacoine, "Elektriğin Memleketimizdeki Tatbikatı", Tercüman-. Hakikat

ve Servet-i Fünun, (Special issue, 1895), s. 38-40. Niyazi Berkes, The Development of Secularism in Turkey, (Montreal, 1964), s. 257. Niyazi Berkes'in alıntı yaptığı Emile Lacoine'in eseri. Berkes, tam referans sayfasını vermemektedir.


OSMANLI iMPARATORLUGUNA ELEKTRiKLİ TELGRAFIN GİRişi 367

sekiz saatte bir teftişte bulunmak üzere görevlendirmesini şart koşu- yordu. Muhtemelen bu yöntem bazı Balkan hatlarında başarılı oldu. İstanbul'dan Edirne-Şumnu'ya dört nöbetçi kulübesi dikildi. Fakat böyle yakın teftişin Anadolu'da başarılması mümkün gözükme- mekteydi. Ancak, Musul'un güneyinden itibaren Irak bölgesinde devlet; Arap, Kürt ve Türkmen aşiretlerinin hatlarda devriye gez- mesi için personel yerleştirmelerini istedi. Eğer kampları veya köy- leri civarındaki hatlar zarar görmezse, kendilerine para ödenecekti. Önde gelen aşiret reisIerine "mütevazi bir devlet yardımı" verile- cekti. İlgiçtir ki, Bab-ı Ali, dağıtım için Bağdat'taki İngiliz genel konsolosuna güveniyordu63•

İşin bir de yıkıcılık yönü vardı ve bu yıkıcılık yalnızca hat mü- fettişlerinin uyması gereken bazı ayrıntılı kanunların ortaya çıkma- sına değil, yeni yasanın yapılmasına ve yasalarının sıklaştırılmasına da yol açtı. Yıkıcılık, ilk Osmanlı hattı 1855'de Edirne ile Şumnu arasında kurulurken başladı. Birisi bir parça tel çaldı, böylece hattın tamamlanmasını ve açılmasını geciktirdi. Bir eski Osmanlı telgraf tarihçi si "devletin o andan itibaren herkese hattı bozanların ağır bir şekilde cezalandırılacağına dair bir kanun çıkardığını ve ilan ettiği- ni" yazdı64• Böylece telgraf Osmanlı ceza yasasına bir hat bağlanır bağlanmaz girdi.

İki yıl içinde telgrafı korumak için üç maddelik bir kanun çıka- rıldı. Bu kanun, Kırım savaşı sonrası dönemde kanun tasarıları ha- zırlama görevi verilmiş yeni bir organ olan Tanzimat meclisi tara- fından hazırlanmıştı. Kanun, telgraf direklerine, tellerine, izolatör- lere veya araçlara, ya da herhangi bir şekilde haberleşmeyi durdu- ranlara, veya durduranların eylemlerinde ve ayaklanmalarında rol alanlara çeşitli para cezaları ve hapis mahkumiyeti veriyordu65• Ka-

63. Tanrıkut, Türkiye Posta ve Telegraf, s. 266-578; Rawlinson, Notes, s. 8-9. Müfettişler için ayrıntılı direktifler. Tarihi yoktur fakat her halükarda 1872' den önce Düstur'da ve Tanrıkuı'ta geçmektedir.

64. Tanrıkut, Türkiye Posta ve Telegraf, s. 55 ı; 1876 tarihli beyanı alıntıdır.

65. Ibid., s. 583; Yazıcı, "Telgraf Fabrikası", s. 71. Roderic H. Davison, Reform in the OUoman Empire, 1856-1876, (Princeton, 1963), s. 52-53. Tanzimat Meclisi ile ilgili Roderic H. Davison'un eserine bakınız.

J


368 RODERIC H. DAVISON - ÇEV: DURDU MEHMET BURAK

nun, hem dikkatsizlik, hem de kötü niyetlilik durumlarında ceza ve- riyordu. İnsan hatlara verilen zararın belki de halkı cahil bırakma ta- raftarlarının ve batıl inançlı kişilerin muhalefetinden kaynaklandığı izlenimine kapılmaktadır. Belki bazı yerlerde insanların merkez] hükümet tarafından kontrol edilmekten nefret etmelerinden kaynak- lanabilir. Yeni kanun nerdeyse harfi harfine 1858'de iUinedilen Os- manlı Ceza Yasası' na eklendi66. Yasanın çoğu hükümleri muhteme- len Fransız ceza yasasından alınmıştı, çünkü yasa batılılaşmada baş- lıca aşamalardan biriydi. Telgrafa zarar vermekle ilgili üç madde Fransız modelinden ziyade, Osmanlı deneyimine bağlı gibi görün- mektedir. İlginçtir ki, vilayetlerin idaresiyle ilgili yeni yasada,

1867' de çıkarılan vilayet kanununda telgraf geçmemektedir. Çünkü o kanun yolların korunma zorunluluğu ile ilgili olarak çeşitli hü- kümler içeriyordu67. Fakat telgraf, ertesi yıl demiryollarının güven- liği ile ilgili olarak kabul edilen genel yönetmelikte ortaya çıktı: "Her kim isteyerek demiryoluna zarar veya ziyan verirse ... veya de- miryolu istasyonları arasındaki telgraf haberleşmesini engelleyen ... herhangi bir araç kullanırsa ... i yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacaktır"68.

Telgraf, Osmanlı devletini ceza kanununun daha da ötesine gi- den kanun ve yönetmeliklerle ilgili pekçok çalışmaya yöneltti. Tel- graf sisteminin idaresiyle ilgili temel 79 maddelik bir set 24 Ekim 1859'da resmen ilan edildi. Mesajların gönderilmesini, öncelikler (ilkönce devlet telgrafları geliyordu) devlet görevlilerinin idaresini, çırakların eğitimini, onarımları ve daha bir çok hususu düzene sok- tu. Yeni sistemin çok kırtasiyecilik yarattığı açıktır. Daha önce be- lirtildiği gibi hat müfettişIeri için kurallar çıkarıldı. 1914'te inanıl- maz derecede uzun bir liste hangi devlet çalışanlarının telgraf gön- dermesine izin verildiğini belirliyordu. Kimlerin mesaj yollarken

66. Young, Corps de droit, 7: s. 28,134-136.

67. Text in Gregoire Aristarchi, Legislation ottomane, (Coııstantinople. 1873- 1888),3: s. 7-39.

68. Text Ibid., s. 228, Makale 4.


OSMANLı iMPARATORLUGUNA ELEKTRiKLi TELGRAFIN GiRişi 369

şifre kullanıp, kimlerin kullanamayacağını gösteren kurallar da var- dı69•

Osmanlı İmparatorluğu'na telgrafın girişi iç hukukda olduğu kadar, uluslararası ilişkilere ve uluslararası hukuka da yansıtıldı. Yabancı şirketlere ayrıcalıklar, yabancı müteahhitlerle anlaşmalar bu ilişkilerin sadece bir yönünüdür ve bazen devletlerarası ilişkiler alanına da girebilir idi70.Ayrıca Bab-ı Ali, 1865'de kurulan Uluslar- arası Telgraf Birliği'nin bir üyesi oldu. O zaman telgraf direktörü olan Agaton Efendi Paris'deki ilk konferansta Bab-ı Ali'yi temsil ettj7ı. Telgraf, bağımsız devletler arasında müzakere edilen anlaş- malara göre uluslararası düzeyde düzenlendiği için, Osmanlı İmpa- ratorluğu bunların çoğuna katıldı. İlki İstanbul'da 21 Ocak 1857'de Bab-ı Ali ile Avusturya arasında, Avusturyalı büyükelçi ve Osmanlı dışişleri bakanı arasında imzalandı. Haberleşme, ödenecek ücretler ve uygun telgraf diliyle ilgili kurallar kondu. Resmi telgraflar sayı-

larla kodlanmalıydı; her beş rakam bir kelime olarak değerlendirile- cekti. Özel kişilerin şifre kullanmalarına izin verilmeyecekti. Bab-ı Ali'nin 1857 ile 1875 arasında taraftar olduğu bu ve diğer telgraf anlaşmaları, 191O'a kadar genişleyen ve yenilenen ek hükümlerle birlikte dört yüz sayfaya ulaşmaktadırn.

Ayrıca telgraf, Bab-ı Ali 'ye uluslararası ilişkilerin diğer bir yö- nünü, meteorolojik bilgi alışverişini tanıttı. Telgrafla ilgili bilgi alış- verişi için 1863'de uluslararası bir organizasyon düzenlendi. Bab-ı Ali buna 1868' de başladı. O zamandan başlayarak gerçekte bir me- teoroloji istasyonu olan İstanbul Gözlemevi, imparatorluktaki dağı- nık haldeki şehirlerden günlük raporlar alıyordu. Karadeniz'de Trabzon, Ege'de İzmir ve Selanik, Akdeniz'de Beyrut, İran Körfe- zi'nde Fao ve diğer merkezler bilgi gönderdiler ve İstanbul bu bilgi-

69. Düstur, 2: s. 348-362, Tanrıkut, Türkiye Posta ve Telegraf, s. 584-591. 27

Rebiülevvel 1276 (24 Ekim i 859) tarihli temel yönetmelikler, çalışanlar ve ofislerle ilgili

eserler.

70. R.S. Newall, Observations, Şirketin Bab-] Ali ve ingiliz hükümetiyle sert

ilişkilerinin bir örneğini veren eser.

7 I. Tanrıkut, Türkiye Posta ve Telegraf, s. 666-670, 71 1,714.

72. i. de Testa, Recueil des traites de la Porte ottomane, (Paris, 1864-191 i), Cilt

II.


370 RODERIC H. DAVISON - ÇEV: DURDU MEHMET BURAK

leri özetleyerek Paris'e, Berlin'e, Viyana'ya, Roma'ya, St. Peters- burg'a ve Macaristan istasyonlaı-ına sırasıyla telgraf yoluyla bilgi gönderdi. Buna mukabil İstanbul muhtemelen Osmanlı ülkelerini etkileyecek olan hava şartları ile ilgili günlük bilgi alıyor ve yakla- şan fırtınalara karşı liman şehirlerini uyarabiliyordu73.

Elektrikli telgrafın başlıca siyası etkisi, Osmanlı İmparatorlu- ğu 'nda gücün merkezfleşmesine yardımcı olmaktı. Osmanlı arşiv le- ri Tanzimat döneminin sonlarında, II. Abdülhamit ve daha sonra da Jön Türkler döneminde Bab-ı A.li'den vilayet devlet görevlilerine, buralardan Bab-ı A.li'ye gönderilen telgrafların kopyalarıyla dolu- dur. çoğu yerde durumun sık sık kontrolü telgraftan daha önce old- uğundan iş çok daha kolaydı. Örneğin vilayetlerin ve sancakların valilerine, askeri birliklere ve jandarmalara emir göndermek çok daha kolaydı. Elektrikli telgrafın özelliği ulaşım ile haberleşmeyi birbirinden ayırmasıydı. Önde gelen öğrencilerden biri, "telgrafın iletişimi coğrafyanın sınırlarından kurtardığını" söylüyordu74. Bu sistemden yararlananların başında Devlet geliyordu. Güç emir yo- luyla merkezden yansıtılmaktaydı. Devletin kolunun uzun oluşun- dan duyulan korku, önde gelen Osmanlı devlet adamlarından biri olan ve Kıbrıslı Mehmet Paşa' dan kaçmaya çalışan bir Osmanlı ka- dının ifadesinde yansıtılmaktadır. l866'da Melek Hanım ve çocuk- ları Çanakkale Boğazı'ndan Ege'deki Pire'ye kaçmak üzere İstan- bul'da gemiye binmişlerdi. Anılarında "Büyük Boğazlar'a indiği- mizde her dakika tehlikenin gittikçe daha uzağına, o korkunç, ses- siz, ateşli mesajcıdan, telgrafın eriştiği menzilden öteye yaklaşıyor- duk. Ümidimiz arttı ve cesaretimiz çoğaldı"75.

Beyrut'da bir Amerikan misyoneri olan Henry Harris Jes- sup'un 1874'de yazdığı objektif yargı, Osmanlı dökümanlarından alınan izlenimi doğrulamaktadır: "Bir telgraf servisi var. Bu servi- sin yeterince eksiği olmakla beraber İstanbul' daki merkezı gücün

73. N. Gökdoğan, "Türk Astronomİ Tarİhine bir Bakış". Tanzimat, (İstanbul, 1940), i: s. 473-474.

74. James Carey, "Technologyand Ideology: The Case of the Telegraph". ms., s. 3- 4 alıntı s. 4.

75. Melek Hanım, Six Years in Europe, (London, ı873). s. 5.


1-

OSMANLı İMPARATORLUGUNA ELEKTRİKLİ TELGRAFIN GiRİşİ 371

tüm bir imparatorluğu makina gibi işletmesini sağlıyor"76. Charles Eliot'un II. Abdülhamit'in otokrat döneminden yaklaşık yirmibeş yıl sonra yazılmış olan telgrafla ilgili pasajı aynı yargıyı daha sert bir şekilde belirtmektedir:

"Türkler demiryolunu az sevdikleri için, telgrafın büyük sa- vunucularıdır. Çünkü telgraf kendi devlet görevlilerini kontrol al- tında tutmayı arzu eden bir despot için en güçlü araçtır. Artık bir vi- layeti valiye emanet etmeye ve gerektiğinde boynunun vurulması için gelmesini beklerneye gerek yoktur. Telgrafla ona emir verile- bilir, ne yaptığı keşfedilebilir, azarlanabilir, geri çağınıabilir, onun aleyhine bilgi vermeleri için tebaasına talimat verebilir ve genel olarak tüm gerçek gücünden mahrum bırakabilir. Osmanlı idaresi halkın rahatıyla az ilgilendiği için, valiyi sık sık telgraf ofisine ça- ğınrlar ve onunla haberleşmeyi istedikleri sürece telgrafı kendi te- kelleri altına alırlar" 77.

Telgraf yerel otorİterilerin denetlenmesi görevinde de kullanıl- dı, çünkü vatandaşlar dertlerini merkezı hükümete telgraf yoluyla iletebiliyorlardı. Çare arayan bireylerin veya grupların verdiği di- lekçeler Osmanlı dökümanları arasında oldukça yaygındı. Ancak bu kolaylığın merkezı hükümete zararlı bir yan etkisi de vardı. Çünkü bireyler veya gruplar telgraf aracılğıyla, Osmanlı otorİterilerin bazı eylemlerine karşı kendilerine destek vermeleri için dış güçlerin temsilcilerine de başvurabiliyorlardı.

Osmanlı devletinin bir şubesi olarak Dışişleri Bakanlığı, elek- trikli telgraftan, diğerlerine nisbetle daha büyük ölçüde etkilendi. Çünkü çalışmasının nerdeyse tümü haberleşmeye, haberleşme de uluslararası ilişkiye bağlıydı. Bakanlık ve yurtdışında büyükelçilik- lerde ve konsolosluklardaki temsilcileri, kaybolan, geciken ya da tahrif edilen mesajlar problemiyle karşı karşıya oldukları halde, ye- ni iletişim aracına çabuk alıştılar. Sıkıntının bir kısmı telgrafların

76. Henry Harris Jessup. Fifty-Three Years in Syria, (New York, 1910),2: s. 438, mektuptan alıntı 19 Eylül 1874.

77. Odysseus, Turkey in Europe, s. 158-159. Bunların bazılarından Bernard Lewİs bahseder, The Emergence of Modern Turkey, (London, 1968), s. 187. Bkz., Harold Innis, Empire and Communications, (Toronto, 1972), s. 7.


--------------------------------- -~-- - -

372

RODERIC H. DA VISON - ÇEV: DURDU MEHMET BURAK

kodlanması veya kodların çözülmesi sırasında ortaya çıktı. Her iki durumda da yanlışlıklar kolaylıkla ortaya çıkabiliyordu. Anlaşılma- yan rakam dizileri gönderen telgraf operatörleri de problem yarata- biliyordu.

Mesajın gönderilmesi için geçen zaman 1855 öncesi yıllardan itibaren oldukça azaltılmasına rağmen, bir kurye mesaj göndermek zorunda kalınca, telgrafın beraberinde getirdiği dezavantajlar da yok değildi. Dezavantaj, karar vermek için zamanın büyük ölçüde kısa olmasıydı. Diğer devletler, artık İstanbul'da ne kadar hızlı ha- berleşildiğini iyi bilerek, Bab-ı Ali' den kısa sürede bir cevap isteye- bilirlerdi. Bakanlar kurulunda kollektif tartışma ve mutabakatla va- rılan temkinli kararlara alışmış olan Osmanlı devleti için, hız talebi hoş değildi. Örneğin, 1856'da Kırım Savaşı sonunda Paris barış kongresi sırasında, ilk tam yetkili olan sadrazam Ali Paşa'ya birkaç defa Bab-ı Ali den hemen kararı almak zorunda olduğu söylenmişti. Bir keresinde müttefikleri İngiliz ve Fransız tam yetkililer, iki gün içinde yeni direktiflerle bir cevap alması için ona baskı yapmışlardı. İki gün, Paris'ten İstanbul'a, bir kere buna cevap olarak bir telgrafın gitmesi için gereken normal zamandı78. Bu ve diğer durumlarda Bab-ı Ali yeni hız gerekliliğine olabildiğince uyum sağlamaya ça- lıştı. Ancak telgrafın toplu etkisi hızlı olmak için baskı yapılması gibi olumsuz yönleriyle birlikte, olumlu yönlerini de içeriyordu.

Telgrafın ilginç bir yan etkisi de, haberleşmenin kısa ve özlü niteliğine rağmen, dışişleri bakanlığındaki kırtasiyeciliği görünüşte azaltmaktan ziyade artırmasıydı. Yeni telgraf formları, ek kodlama ve kod çözme dereceleri dolayısıyla ve ayrıca telgrafların içeriği ge- nellikle daha sonra kurye tarafından gönderilen uzun mektuplarla doğrulandığı için ek kırtasiye ortaya çıktı79.

Telgrafın hem kültürel, hem de siyası etkisi vardı. Osmanlı İm- paratorluğunda batı etkisi için bir araç oldu. Etkinin çoğu başlan-

78. Başbakanlık Arşivi (istanbul), Irade, 1271. Hariciye 6592/4. lef 6. Ali Paşa'nın Paris 'ten İstanbul'a tarihsiz bir telgrafı. Fakat muhtemelen 19 Mart ı856 tarihlidir.

79. Daha detaylı bilgi için Davison 'un "The Effect of the E1ectric Telegraph on the Conduct of the Ottoman Foreign Relations", yakında yayınlanacak, Proceedings of Comite International d'Etudes Pre-OUomanes et OUomanes, Minneapolis, Ağustos

16-19, 1988, adlı eserine bakınız.


OSMANlı iMPARATORLUGUNA ELEKTRiKLi TELGRAFIN GiRişi 373

gıçta Osmanlılar'ın müdürü olan, Osmanlı tebaasıyla yanyana çalı- şan Fransız ve İngilizlerle oluştu. İnşa ekibiyle temaslar başladı; 1855'te İstanbul-Edime-Şumnu hattında çalışan M. De la Rue ve onun Fransız ekibi ile l858'de ve sonra Üsküdar-Bağdat-Basra-Fao hattında çalışan Binbaşı Biddulph ve İngiliz ekibi, 1858' de l7 İngi- liz ikinci hat için çalışmaya başladı80• Ermeni bir tercümanlan vardı. Bu yüzden Türklerle İngilizler arasında doğrudan konuşma imkanı sınırlanmış olabilir. İngiliz ekibin teknolojik etkisi şüphesiz en ça- buktu. Anadolu üzerindeki hat bir kere işlemeye başladığında çalı- şanlann çoğu Osmanlı gibi görünüyordu. Tabii ki, körfez üzerinde bulunan Fao' daki telgraf ofisinde 50 İngiliz vardı. Ancak Avrupa yakasında Osmanlı yönetimi tarafından çalıştmlan Fransızlar'ın sayısı da oldukça fazlaydı. Başlangıçta MDe Lusson İstanbul tel- graf ofisini yönetti. Beyoğlu ofisinin ilk yöneticisi gerçekte İngiliz (veya İrlandalı) Mr. O'Connor'dı. Yerine bir Fransız geçti. Bundan sonra tüm Beyoğlu yöneticileri Osmanlı oldu. 1856- 1858 yıllarında Balkanlar' da telgraf ofislerinde ve İstanbul'da çalışan kişilerin bordrolarında bir düzineden fazla Fransız ismi ve diğer milletlerden isimler vardı8l. Osmanlılar'ın çalıştırdığı yabancılar genellikle bu dökümanlarda "Mösyö" olarak geçiyorlardı. Osmanlılar'a ise "Efendi" veya "Bey" deniyordu. Dışardan getirilen uzmanların üc- retleri Osmanlılar'ınkinden çok daha yüksekti. Bir gün telgraf ko- misyonu, MDe Lusson ile meslektaşı M. Thierry'nin ücretlerinin toplamıyla 5 Osmanlı'nın işe alınabileceğini ve diğer 8'inin de ma- aşının arttmlabileceği beyanında bulundu82.

Hayatı görevler olan müfettişlikte ve hatların gözetiminde baş- langıçta, imparatorluğun 8 müfettişliğinde yalnızca batılılar görev- lendirilmişti. Başkan, bir Polonyalı olabilir (M.Holeviski ya da Hel- venski); diğerleri Fransız ve değişik milletlerdendi. Listedeki 13 ta- mircinin dört ya da beşi batılıydı. Müdür olarak gözlemevinde Rum

80. Tanrıkut, Türkiye Posta ve Telegraf, s. 580-583. Biddulph. Report, 1860. Biddulp'un ve diğerlerinin çalışmasıyla ilgili dökümanların yayınlandığı eser (Tanrıkut).

i 7 ingiliz'in adı listelenmiştir (Biddulph).

81. Yazıcı, "Dil Konusu," s. 754; Tanrıkut, Türkiye Posta ve Telegraf, s. 492.556- 559,563-564.

82. Yazıcı. "Dil Konusu", s. 754 n. 4


374 RODERIC H. DAVISON - ÇEV: DURDU MEHMET BURAK

olduğu belli olan bir kişi-M. Aristidi Kumbari ile Fransız olan iki müdür yardımcısı vardı. Bunlardan biri ayrıca bilim ofisinin baş- kanı ve Darüşşafaka'da öğretmen olan M. Emile Lacoine'di83• Po- lonyalılar telgraf inşasında ve işletiminde önemli roloynadılar. 1831 ve 1863'te Rus Polonya'sında milliyetçi ayaklanmaların mağ- lubiyetinden sonra, birçok Polonyalı Osmanlı İmparatorluğu'na sı- ğındı. Bunların arasında oldukça az mühendis vardı. Bunlardan biri istanbul-Şumnu hattının kurulmasına yardım etti. Başka biri Üskü- dar-İzmit hattını kurdu. 1860'larda Mithat Paşa valiyken diğerleri Tuna vilayetinde görevlendirildi84• Çok azı Osmanlı tebaası oldu ve çoğu kültürel açıdan son derece Fransız niteliklerine sahiptiler. Çe- şitli Avrupa ülkelerinden olan bu bireylerin kültürel etkilerini tah- min etmek zordur. Fakat pekçoğu tüm hayatlarını Osmanlı İmpara- torluğunda, genellikle devlet görevinde, bazıları da yine telgraf ser- visinde geçirdiler. Bugün Haydarpaşa İngiliz mezarlığında, Beyoğ- lu telgraf ofisini Osmanlılar'la paylaşan İngiliz telgraf şirketinin İstanbul istasyon şefinin mezartaşındaki yazıyı okuyabiliyoruz: "Charles James Weale-Oenel İstasyon Şefi ve İstanbul Doğu Tel- graf Şirketinin müfettişi -7 Mayıs 1856-13 Aralık 1913".

Osmanlı telgraf sisteminde çalışan yabancıların nerdeyse tama- mı, Fransız milliyetinden olsun olmasın Fransızca konuşuyorlardı. Bundan dolayı ve Fransızca şüphesiz 19. yüzyılın baskın uluslarara- sı dili olduğu için, gideceği yer ister ülke içinde, ister ülke dışında olsun, Osmanlı sistemine gönderilen ilk telgraflar Fransızca'ydı. İs- tanbul- Bağdat-Fao hattında telgrafçıların İngilizceyi' de bilmeleri gerektiği hükmüne rağmen, İngilizce hiçbir zaman aynı şekilde yaygın kabul görmedi. Telgraf, Osmanlı İmparatorluğu'nda Fran- sızca eğitimi için büyük bir teşvik olmuş olabilir. Fransızca bilgisi yeni işlere ve ayrıca batı uygarlığının pekçok yönüne kapıları açabi- liyordu85• 1855 Kasım ayı başlarında, Bab-ı Ali, bütün yabancı elçi-

83. Tanrıkut. Türkiye Posta ve Telegraf, s. 492.5572,613,634-635.

84. Adam Lewak, Dzieje emigracji polskiej w Turcji (1831-1878), Warsaw, 1935), s. 191,20 i; Biddulph, Report, ı860, s. 29 dipnot.

85. Yazıcı, "Dil Konusu", s. 752-753. Yazıcı, Fransızca'nın kuııanımını, Fransız- lar'ın ilk Osmanlı hattını kurdukları ve malzemelerin Fransa'dan geldiği gerçeğine dayandınr. Fakat ı9. yüzyıl Avrupa kültürü dikkate alındığında, Fransızca, Fransız inşaatçılar ve malzemecHer olmaksızın kuııanılnıış olabilir. -

_____________________________________________ --J.


OSMANLı İMPARATORLUGUNA ELEKTRiKLİ TELGRAFIN GİRİşİ 375

lere, telgrafta kullanılacak Fransızca Latince harflerin kullanılabile- ceği broşürle birlikte tarifeyi de dağıttı86. l857'de Avusturya'yla Bab-ı Ali 'nin telgrafla ilgili yaptığı ilk uluslararası anlaşmada, ulus- lararası nitelikte olan devlet telgraflarının Fransızca, Almanca, İtal- yanca veya İngilizce olması şart koşulmuştu. İngilizce hariç aynı dilleri konuşan özel kişiler için de aynı şartlar vardı. Tüm durumlar- da telgraflar Türkiye içinde Latin harfleriyle yazılmalıydı. l896'da telgraf gönderilirken Bab-ı Ali tarafından kullanılması kabul edilen dillerin sayısı 37'ye yükseltildi. Ancak tüm bu dillerin Osmanlı İm- paratorluğu'nda gerçekten kullanıldığı şüphelidir87• Türkçe, 37 dil- den biriydi. Fakat İmparatorluğun sonuna kadar, Fransızca Türkçe ile birlikte başlıca telgraf dili olarak kaldı. Fransızca bazı daireler- de, idan dilolduğu kadar mesajlar için de bir iletişim aracıydı88•

Türkiye'de ilk telgraf, 3 Mayıs l856'da Edirne'den İstanbul'a gönderildi. Varna-Bükreş hattı müfettişi olan Fransız Le Comte Enkles'den l855'de meslek içi eğitim alan Mustafa Efendi'nin ça- lışmalarının bir ürünüydü. Tercüme Bürosu'nun bu iki öğrencisi Fransızca biliyorlardı, fakat Morse araçlarıyla Türkçe telgraf gön- dermek istiyorlardı. Bu yüzden, bir Türkçe Morse kodu üzerinde çalıştılar ve aynı nokta ve çizgi sistemini Türk alfabesinin harfleri- ne uyarladılar. O yıldan sonra kodlarını İstanbul bürosundaki diğer Türkler'e öğrettiler. Kısa sürede, o zaman ancak 22-23 yaşında olan Mustafa, Edirne telgraf bürosunun başına geçti. Orada çalışmasına devam etti ve ilk telgrafı Türkçe gönderdi. Tamamı 128 kelimelik olan telgraf, İstanbul'da Billunzade Mehmet'e gönderildi. Bu başa- rıdan sonra, Edirne valisi Bab-ı Ali'ye telgraflarını Fransızca'dan ziyade Türkçe göndermeye başladı. Bundan sonra Türkçe'nin kul- lanımı, Osmanlı sisteminde yaygınlaştı89•

86. USNA, Record Group 84. Notes from Porte, 1852-58, No. 6, i i Rebiülevvel 1272/22 Kasım 1855.

87. Young, Corps de droit, 4: s. 347-348, 1896 Budepeşte anlaşmasının uygulan- masıyla ilgili yönetmelikler.

88. Resmı telgraf formları Osmanlı sisteminin ismini Fransızca verir. Başka isim değişiklikleri de olmuş olabilir. .

89. Yazıcı, "Dil Konusu" s. 755-759; Tanrıkut, Türkiye Posta ve Telegraf, s. 753- 754; Ergin. Maarif Tarihi, 2: s. 621. Türkçe ilk telgrafın doğru tarihi problemi tartışıl- makta ve beııi ki Yazıcı tarafmdan çözülmektedir. Ergin oldukça yanlış görünen 1861 tarihini verir. Türkçe telgrafın metni Yazıcı'da sayfa 756'da mevcuttur.

376 RODERIC H. DAVISON - ÇEV: DURDU MEHMET BURAK

Mustafa'nın kodunun gönderirken zaman aldığı ve maliyetin artmasına yol açtığı ortaya çıktı. Problem, Mustafa'nın uluslararası Morse kodunu aynen kopya etmiş olmasıydı. Yalnızca Latin alfabe- sindeki sıraya göre her harfin kod sembolünü almıştı-A, B, C ve benzeri. Bu harfleri, Türk alfabesindeki her harfin sırasına uyarla- mıştı: elif, be, pe. Sonuçta daha az kullanılan Türk harflerinin bazı- sının kısa kod sembolü, en çok kullanılan harflerin bazılarının daha uzun nokta ve çizgi sembol dizileri vardı. Problem, Kastamonu'da müfettiş, Beyoğlu'nda istasyon şefi ve yardımcı şef olan deneyimli telgrafçı İzzet Bey tarafından 20 yıl sonra düzeltildi. İzzet, en çok kullanılan harflerin en basit sembolleri olacak şekilde noktaları ve çizgileri yeniden düzenledi. Ulaşımı % 20 hızlandıran İzzet'in siste- mi, imparatorluğun sonuna kadar küçük değişikliklerle kullanıldı90• Batı sisteminin adaptasyonunun, taklit yazıdan daha iyi olduğu ka- nıtlandı. Türk alfabesindeki Arap harflerini simgeleyen İzzet'in ko- du yaygın bir şekilde kullanıldığı halde, uluslararası Morse kodu da, Latin harfleriyle yazılmış Türkçe mesajları göndermek için bazı bölgelerde kullanılmaya devam etti. Harfler Fransızca'da olduğu gibi telaffuz edildi. Bu yüzden telgrafla "Bouguidje onikide chemindeferle guelib"-- "Bu gece onikide şimendiferle gelip" mo- dern Türkçe'de yazılışıdır-yazıyordu91•

Yazılı Türkçe'nin sadeleştirilmesini ve daha fonetikleşmesini sağlayacak işaretlerle Türkçe kelimelerin yazımının geliştirilmesini savunan birkaç 19. yüzyılOsmanlı yazarının düşüncesine, telgrafın çok katkıda mı bulunduğunu, yoksa hiç katkıda bulunmadığını mı tahmin etmek güçtür. Acaba telgrafın kısa ve öz tarzı, yalnızca dilin sadeleşmesine yazımın geliştirilmesine değil, birkaç Osmanlı'nın savunduğu Latin alfabesini kabul etme düşüncesine de yöneltmiş miydi? Bu konularda kanıt yoktur. Kesin gibi görünen şey, Fransız-

90. Yazıcı: Morse. Mustafa ve İzzet'in kodlarını Tanrıkut'un yaptığı gibi paralel sütunlarda vermektedir. İzzet, 1880-1888'de posta ve telgraf bakanı olmuştur. Shaw ve Shaw 428 karekterli bir "Osmanlı yazı makinesinden" söz etmektedir. Bu ifadenin kaynağı ve makinanın tarihi belirsizdir. Kaynak arşiv kaynağı veya Aziz Akıncan ya da Şekip Eskin olabilir.

91. Cümle i ı Ağustos i 887 tarihli, Philoxenides (orsovardan Dışişleri Bakanlığıııa gönderilen bir telgraftan alınmıştır.


OSMANLı İMPARATORLUGUNA ELEKTRİKLİ TELGRAFIN GİRİşİ 377

. ca' dan alınan ve Türkçe'ye başka Fransızca terminolojinin girmesi- ni artıran, yeni kelimelerin Türkçe'ye telgraf aracılığıyla girmesi olayıdır. "Telgraf" en göze çarpan yeni Türkçe kelimedir. "Elektrik" artık oldukça yaygınlaşmıştır. Fransızca'dan alınmış olan ve Os- manlı kanunlarında ve yönetmeliklerinde geçen diğer teknik terim- ler porselen, izolatör, pil, servis, kablo'dur. Makine ve şifre çok da- ha yaygındır. Yönetmeliklerde geçen, fakat muhtemelen Türkçe'de diğerleri kadar uzun ömürlü olmayan Fransızca bir de terim şef dö istasyon'dur. Kurallara göre, her telgraf müfettişi bir "Journal" (günlük) tutmak, bulguları ve faaliyetleri girmek zorundaydı. Sultan II. Abdülhamit'in son günlerinde bu kelime çok olumsuz bir anlam kazandı. Casuslar ve gizli ajanlar tarafından sultana ihbar edilen ra- porları simgeliyordu92•

Fransızca bilgisi, Osmanlı telgraf sisteminde azınlık grupları- nın çoğu üyesinin işe alınmasının başlıca sebebi olabilir. Özellikle Osmanlı telgrafının ilk yirmi-otuz yılında, RumIar, Ermeniler, Mu- seviler ve Levantenler'in okullarında Fransızca eğitim görmüş ol- maları ihtimali, Türklerinkinden daha yüksekti. Telgraf çalışanları- nın listesinde, Avrupalı gezginlerin telgraf istasyonları hakkındaki gözlemlerinde azınlık çalışanlarının sayısı bunu doğrulayan istatis- tikler olmasa da, orantısız derecede yüksek görünüyordu. 1875-

1877'de gezginler, İzmit'te bir istasyon şefinden, Mersin'de bir Rum istasyon şefinden, Tokat'ta bir Ermeni müfettişten söz etmek- tedirler93• Eskiden tamircilerin çoğu Osmanlı gayrimüslimlerdi:

1878-1882'de Acemiyan Efendi ve 1909'dan sonra muhtemelen bir Levanten olan Madelli Efendi gibi94•

Azınlık mensuplarının bulunduğu pozisyonların niteliği, özel- likle bürolarda ve istasyonlarda, Anadolu'da Bağdat demir yolunda, yaklaşık olarak 1908'de, Ermeniler'in ve Rumlar'ın genellikle orta

92. Düstur'dan örnekler. 2: s. 368-373. ve Tanrıkut. Türkiye Posta ve Telegraf, s. 594.636-637. O. de Schelchta-Wssehrd. Manuel terminologique français-oUoman ... (Vienna. ı870).

93. Davis. Life in Asiatic Turkey, s. 190.471-472; Fred Burnaby. On Horseback Through Asia Minor, (London. 1877). i: s. 70,288.

94. Yazıcı. "Telgraf Fabrikası". s. 72-73. 79; Tanrıkut. Türkiye Posta ve Telegraf, s.572.665.


378 RODERIC H. DAVISON - ÇEV: DURDU MEHMET BURAK

düzey pozisyonlarda olduğu gözlemiyle uyuşmaktadır95. Fakat tel- graf sisteminde, bazı azınlık mensupları üst düzeylere yükseldiler. 1855'te başlangıç ile 1871'de posta sistemiyle birleşme arasında II telgraf direktörünün 5'i Müslüman, 6'sı gayrimüslimdi. Davud Efendi, Nasri Franko Efendi, Dikran Efendi, Aleko Efendi, Dikran Efendi (2. dönem), Agaton Efendi. Bazıları yalnızca kısa süre görev yaptı, fakat Krikor Agaton 4 yıl görev yaptı. Bundan sonra, telgraf ve posta servisleri birleştiğinde, vekiller arasında tekrar gayrimüs- limlerin bulunduğu 1909'a kadar, tüm vekiller müslümandı. Ulus- lararası trafiği nedeniyle imparatorlukta en önemli tek büro olduğu iddia edilen Beyoğlu telgraf bürosunun, ilk iki İngiliz ve Fransız müdürden sonra bir dizi Osmanlı müdürü oldu. Osmanlılar İzzet, Acemiyan, Hasan, Andonyanis, Mustafa, Nesimi, Tevfik, Dikran ve

İsmail Efendi. Bunlardan beşi Türk, ikisi Ermeni ve biri Rum'du. Rum Andonyanis görevi 30 yıl devam ettirdi96• Beyoğlu bürosu, ne- redeyse tüm işleri, çok dil bilen Levantenler'in uluslararası dili olan Fransızca'yla yürüttü. 1867'de, alınan ve Beyoğlu'nda bir form üzerine tamamı Fransızca yazılan tipik bir telgraf, ulaşan telgrafı kaydeden olarak "A r. Stratigopouly" tarafından ve istasyon şefi olarak "Vartan" tarafından imzalandı. Muhtemelen bunların biri Rum, diğeri Ermeni'ydi97.

Ancak, telgraf işçilerinin çoğu Türktü. Sistem, modernleşme eğilimlerini taşıyan genç Türkleri, özgür ruhları çekiyor gibi görün- mektedir. Ancak yine kanıt olarak herhangi bir istatiksel veri yok- tur. Fransızca bilen ve daha önceki yıllarda Tercüme Bürosu'ndan gelenlerin çoğunun böyle eğilimleri vardı. Daha önce bahsedilen- lere ek olarak, "ilk Türk iletişim memuru" olarak anılan Abdullah Feyzi Bey bir örnektir98. Bu zat Tercüme Bürosu'nda görev yapmış-

95. Donald Quataert, Social Disintegration and Popular Resistanee in the Ottornan Ernpire, 1881-1908: Reaetions to European Eeonornic Penetration, (New York. 1983), s. 78.

96. Tanrıkut, Türkiye Posta ve Telegraf, s. 306,492. Agaton aynı zamanda bir süre devlet bakanıydı. Muhtemelen Feyzi Efendi Agaton'dan sonra telgraf müdürleri listesinin sonuna eklenmelidir.

97. DBHE, Siyası. Karton 6. dosya ıi. Ottoman Embassy. London, Safvet Paşa nO.2963/124,5 Ağustos 1867.

98. Ergin, MaarifTarihi, 2: s. 621.


OSMANLı iMPARATORLUGUNA ELEKTRiKLİ TELGRAFIN GiRİşİ 379

tı ve Fransızca biliyordu. 1855'te telgrafçılık görevine başladı, Mustafa Efendi'den yeni Türk Morse'unu öğrendi, rütbesi yüksel- di. Ayrıca, ilk telgraf müdürü olan Billmizade Mehmet Efendi'nin yeğeni olma avantajına sahipti. Müdür yardımcısı ve sistemin mü- dürü oldu. 1870'de Bern telgraf kongresinde Osmanlı İmparatodu- ğu'nu temsil etti. 1872'de liberal Midhat Paşa'nın sadrazamlığı sı- rasında posta ve telgraf bakanı (nazırı) olduğunda, kariyerinin do- ruğuna çıktı99• Telgraf müfettişi olan Mehmet İzzet Efendi 1869' da İstanbul' da Farmason locasının bir üyesiydi ve muhtemelen telgraf sistemindeki birkaç kişi de Mason' du100. Farmason telgrafçılarının en ünlüsü şüphesiz ki 1916'da sadrazam olan Jön Türkler'den Meh- met Talat Paşa'ydı. Talat Edirne telgraf bürosuna ücretsiz çırak ola- rak yaklaşık 1891 veya 1892'de girdi ve tamamen içinde olduğu 1908 ihtilali öncesine kadar ağır ağır ilerledi. Daha sonra sadrazam olmadan önce, posta ve telgraf bakanı olduloı. Telgraf sisteminde, geleneksel dinı inançlara sahip olmayan başka Türkler de olmuş olabilir. 1864-65'te Erzincan istasyonunun müdürü olan Şevket Bey birkaç dervişe yakındı ve orada yeni bir Nakşibendi binasını açmaya yardım etmekle büyük bir hizmet yaptı. "Bizim kendinden geçmiş telgraf müdürü "102 tarafından duaya muhteşem bir davet ya- pıldı. Gönüllü, telgraf sisteminde çalışan hür Türk kadınlarının ilk temsilcilerini de bulmayı umuyor. Bu, muhtemelen ancak ı. Dünya

Savaşı sırasında gerçekleşti. Çünkü posta servisinde ilk kadın, İstanbul'da Haziran 1914'de iki Müslüman ve bir Musevı ol- mak üzere göreve alındı. Başka bir grup ise 1915'te göreve alın- dıım.

99. Tanrıkut. Türkiye Posta ve Telegraf, s. 714.

100. Paul Dumont, "La Turquia dans les Archives de grand Orient de France," İn

J.L. Bacque-Grammont and Paul Dumont. Economie et sodetes dans I'Empire otloman, (Fin du XVIII-Debut du XX siecle) (Paris, 1983). s. 180, n. 29.

101. LA. Gövsa. Türk Meşhurları Ansiklopedisi, (İstanbul, 1946), s. 574-575; Tanrıkut, Türkiye Posta ve Telegraf, s. 729-731.

102. Carter V. Findley, "Social Dimensions of the Dervish Life as Secn in the Mcmoirs of Aşçı Dede Halil İbrahim", in Bacque-Gral11mont and Paul Dumont, Economie et sodetes, s. 139,141-142.

103. Tanrıkut, Türkiye Posta ve Telegraf, s. 301. Postahanenin ilk kadın müdürü ancak ı930'da ortaya çıkar (sayfa 303,304).


380 RODERIC H. DA VISON - ÇEV: DURDU MEHMET BURAK

Telgrafın etkisi, şu ana kadar bahsedilen Osmanlı hayatının tüm bu yönlerinin ötesine uzanmaktadır. Dört alanda müthiş önemi oldu: Demiryolu, savaş idaresi, ticaret ve gazetecilik. Nevarki, on- lardan kısaca bahsedeceğiz. Çünkü her biri, daha detaylı çalışmaya değmektedir. Batının sanayileşmiş ülkelerinde, demiryolu ıo-20 yıl boyunca telgraftan önce geldi. Fakat l884'de telgraf ilk defa İngil- tere'de tren yollamak için, l849'da Amerika'da kullanıldı. Yukarı- da belirtildiği gibi Osmanlı İmparatorluğu'na, demiryolu ve telgraf aynı anda geldi. Fakat yalnızca birkaç yüz kilometrelik demiryolu

1880'lerden önce döşenmiş ve lokomotifler ilk defa ancak 1888'de Viyana'dan İstanbul'a trenleri çekmişken, telgraf imparatorluğun tüm köşelerine hızla yayıldı. Fakat 1860'larda telgraf, trenin hare- ketini kontrol etmek ve demiryolunun mesajlarını göndermek için kullanılmaya başladı. l869'da mevcut olan 320 telgraf istasyonun- dan 39'u özellikle demiryolu haberleşmesi için kullanıldııo4. Demir- yollarının yavaş gelişimi, Osmanlı İmparatorluğu 1877-78'de Rus- ya ile büyük bir savaşa girmişken askeriyeye yardımının az olacağı anlamına geliyordu. Buna karşın telgraf askeriyenin yararına kulla- nılmak için yeterince gelişti. 1914-1918 Büyük Savaş zamanında, telgraf Osmanlılar'ın pHinlarında, birbirinden uzak dört cephesi Do- ğu Anadolu, Gelibolu, Irak ve Suriye'de askeri' operasyonların ger- çekleştirilmesinde önemli bir roloynadı. Savaş diplomasisi dikkate alındığında, telgraf elbette ki Kırım Savaşı'nın bitmesinden önce de İstanbul' da kullanılıyordu. Telgraf çağından önce Avrupa' da son büyük uluslararası kriz, 1848-49 ihtiHillerinde ve bunu izleyen sa- vaşlarda gerçekleşti. Osmanlılar'ı 1877'de Rusya'yla savaşa iten 1875-77 Balkan krizi sırasında, telgraf tüm uluslararası görüşmeler- de önemliydi.

Devletten sonra, Osmanlı işadamları muhtemelen telgrafı en çok kuBanan kişilerdendi. Bunun böyle olacağı beklenmekteydi. Tüccarlar veya "tüccarlar ve diğer insanlardan" yeni hızlı haberleş- meden yararlananlar olarak sık sık eski belgelerde söz edilmekte-

104. Ibirl., s. 615. Telgraftan ayrıca ı868 demiryolu yönetmeliklerinden de bahsedilmektedir. Not 68'e bakınız.


382 RODERIC H. DAVISON - ÇEV: DURDU MEHMET BURAK

İstanbul' dan emirlerin henüz gönderildiğini anlatmıştı. İçten yan- malı motordan önceki günlerde, kendi kendine giden araçlar vardı. Bu, savaşa hazırlığın işaretiydi. Müfettiş "araçlar savaş araçları gibi görünüyor" demişti J LO. Rus Savaşı bundan kısa süre sonra başladı.

Uzun vadede, gazeteler, telgrafla gönderilen haberlerin en önemli dağıtıcıları oldular. Gazete basını hem Türkçe, hem başka dillerde, özellikle Fransızca basılıyor, Kırım Savaşı döneminden sonra, İstanbul' da büyümeye başlıyordu. Yabancı dilde olan gaze- teler, telgrafla alınan daha çok haberi taşımaya başladı. Fakat hiç bir zaman sel gibi yaygın olmadı. Yurtdışından haberler genellikle azdı ve gazeteler inceydi. Temmuz 1866'da Osmanlı dışişleri bakanlığı Paris, Londra ve Viyana'daki büyükelçiliklere bir telgraf göndere- rek, Avrupa' daki olayların haberini mümkün olduğu kadar çabuk telgrafla bildirmelerini istedi. Bakanlık "başkent gazetelerinin ya- yınladığı telgraf haberlerine kaldık" demişti ve bu belli ki yetersiz- diıi ı. Telgraf, Prusya' nın Avusturya 'yı yendiği Königgratz Sava- şı'ndan ve III. Napolyon'un Bismark'ın kabul edeceği bir barış an- laşması ayarlamaya çalıştıktan sonraki gergin günlerde gönderildi. Avrupa'nın büyük güçlerinin başkentleıindeki gazeteler, kendi mu- habirlerinden uzun raporlar alma metodunu hemen bırakmadılarsa da, Osmanlı İmparatorluğu'ndan büyük ölçüde telgrafla haber al- maya başladılar. 1877 Rus-Türk Savaşı zamanında batılılar her gün telgrafla haber almaya alıştılar. Bu savaşa "kahvaltı savaşı" denildi;

çünkü İngilizler kahvaltıda önlerindeki gazeteden telgrafla gelen en son haberleri okuyorlardıl 12.

Bu yüzdenOsmanlı İmparatorluğu'na elektrikli telgrafın giri- şiyle yaratılan dalgalar daha çok yayıldı. Bir Amerikan tarafından geliştirilen araç ve Fransızlarla İngilizler tarafından başlanan te1graf ağı, bazı şüpheciler ve eleştirenler olmasına rağmen, Osmanlılar ta- rafından kabul edildi ve kullanıldı. Telgraf sistemi ilk yirmi veya

1 ıo. Burnaby, On Horseback, ı: s. 268.

i ı ı. DBHE, Siyası, Karton 49. "Divcrs 1859", no. 17179/27,26 Temmuz 1866, London, Vicnna. (26 Temmuz 1866 tarihli, Paris Londra ve Viyana'daki büyükelçilere Dışişleri Bakınlığı te1grafl).

112. Rupert Furneaux. The Breakfast War, (New York. 1960).


OSMANlı iMPARATORLUGUNA ELEKTRiKLi TELGRAFIN GiRişi 383

otuz yılında yeni bir bürokrasi oluşturdu. İmparatorlukta kurulan telgraf istasyonları, bir telgraf okulu, bir telgraf fabrikası, binlerce kilometreye yayılmış bir teftiş sistemi, yeni kanunlar ve yönetme- likler, uluslararası anlaşmalar, koordineli hava durumu raporları, diplomaside ve karar vermede hız ve haber baskısı, kişilerin ve tek- niklerin batılılaşmaya etkileri, Fransızca'nın artan kullanımı, Türk- çe'ye giren yeni kelimeler, bir Türkçe.Morse kodu, azınlık mensup- ları ve modernleşen Türkler için iş fırsatları, demiryolu işletmesine önemli bir başlangıç, tüccarlar için bir nimet, askeri planlamacılar ve savaşcılar için bir araç, gazeteler için hızlı bir haber aracı sağladı. Herşeyin ötesinde, telgrafın merkezı bir hükümetin elinde güçlü bir kontrol aracı olduğu kanıtlandı. Telgrafm özü, uzaklıkların yok edilmesi, haberleşmenin ulaşımdan ayırdedilmesi, hıza önem veril-

mesiydi.

Uzaklık izi yitirince, hız -yani zaman- önem kazandı. Telgrafın en azından sistemin çalışanları ve muhtemelen oldukça geniş kulla- nıcı topluluğu arasında zaman duyarlılığını arttırmış olduğu söyle- nebilir. 1859 temel telgraf kanunu zaman duyarlılığıyla üç şekilde ilgilendi: Telgraf bürolarının servis saatlerini düzene soktu ve gece saatlerini ekledi; bazı telgrafların diğerlerinden daha önce gönderil- mesi ve cevabının alınması için iletim önceliklerini listeledi; telgraf bürolarında hızı ve yeterliliği vurguladı. Ayrıca, daha önce yapıl- mayan, gönderme ve cevap alma sürelerinin ve saatlerinin belgelere kaydedilmesi gerçekleştirildi. Birçok devlet çalışanı artık bunu yap- maya alıştı. Zaman duyarlılığı kesinlikle arttı. Fakat zaman kavra- mının telgraftan etkilenip etkilenmediği belli değildir. Avrupa ve Amerika'da telgraf demiryoluyla birlikte standart zamanın benim-

senmesine ve zaman bölgelerinin belirlenmesine yöneltmiştir. Os- manlı İmparatorluğu'nda bu bakımdan telgrafının etkisinin ne oldu- ğunu belirlemek, ekstra bir çalışmayı gerektirir. Ayrıca, telgrafın Osmanlı İmparatorluğu 'nda ibadet zamanının hesaplanmasında ve alaturka saatle saatleri hesaplama tarzında bir etkisinin olup olmadı- ğı konusu vardır. En azından önceki yıllarda etkisinin olmadığı gö- rülmektedir. 1877' de yeni seçilen Osmanlı parlamentosunun, güne- şin doğuş ve batış zamanına göre hesaplanan Türk saatinin (alatur-


384 RODERIC H. DA VISON - ÇEV: DURDU MEHMET BURAK

ka saatin) yarattığı değişiklikten kaçınmak için, batı saatine göre öğleden önce saat 1l' de toplanması önerisi, değişen sistemi çoğu milletvekilinin anlamayacağı gerekçesiyle reddedildi! 13. Ayrıca ba- zı Osmanlılar bunu, medeniyetsiz ve kafir olmak için acele etmek olarak değerlendirdiler. Hız, telgrafın özüydü.

Görüldüğü gibi, telgrafın verdiğini telgraf geri alabilirdi. II. Abdülhamit'in imparatorluğu kontrolüne telgraf çok yardım etti. O, devleti bir otokrat olarak yönetti. Fakat 1908' de telgrafla yapılan ih- tiHillekarşılaştı ve boyun eğmeye zorlandı. Temmuz 1908' de Ma- kedonya'daki asi askerler, halk, İttihat ve Terakki Cemiyeti ve bir- çok devlet memuru arasından destek gördüler. Yıldız Sarayı'nda Abdülhamit'in üzerine telgraflar yağmur gibi yağdı. Karışklıkla il- gili bilgi gönderen memurlardan bazısı ayaklanmayı desteklerken, çok sayıdaki bir grup da 1876 anayasasının ve 1878'de Abdülha- mit'in feshettiği parlamentonun yeniden gündeme gelmesini isti- yorlardı. Sarayda telgrafların endişeli bir şekilde gözden geçirilme- sinden sonra, Abdülhamit, 23 Temmuz'da parlamentoya milletveki- li seçilmesi için yeni seçimlerin yapılacağını ilan etti. Jön Türkler ihtilali, dikkate değer biçimde neredeyse hiç kan dökmeden, fakat

büyük baskı uygulanmasıyla başarıya ulaştı. Telgrafla sultana yapı- lan baskı meydana çıktı. Görülmektedir ki güç, telgraf hattının her iki ucundan çıkabiliyordul14•

Osmanlı İmparatorluğu'nda telgrafın hikayesiyle ilgili ikinci bir evre daha vardır. 1908 ihtilaliyle, Abdülhamit'in sonu geldi. 1909'da tahttan indirildi. Halefi tahta geçti, fakat Osmanlı haneda- nının önceki mensupları gibi devleti yönetmedi. Ancak, ı.Dünya Savaşı sonunda, 1918-1923 yıllarında, Osmanlı hanedanının son üyesinin devrini sona erdiren milliyetçi bir hareket ortaya çıktı. İm- paratorluğun yerine Cumhuriyeti getirdi. Telgraf bu milliyetçi dev-

i i 3. Hakkı Tarık Us, Meclis-j Meb'nsan 1293:1877 Zabit Ceridesi, (İstanbul, i 940- ı954),2: s. 40, Robert Devereux, "A Study of the First Ottoman Parliament of 1877- 1878", George Washington University, MA thesis, 1956, s. 120.

i 14. En önemli telgrafların bazılarının metinleri ve diğerleri; Tarık Zafer Tunaya, Türkiye'de Siyasi Partiler, s. 61-62, (İstanbul, 1984); Yusuf Hikmet Bayur, Türk Inkıliibı Tarihi, (Ankara, i 983) ı. kısım, s. 451-479; Berkes, Development of Seenlarism, s. 328.


OSMANLı iMPARATORLUGUNA ELEKTRİKLİ TELGRAFIN GİRişİ 385

rimde önemli bir roloynadı. 1918 mütarekesinden sonra Türk top- raklarının müttefik güçler tarafından işgaline karşı mücadele eden milliyetçi hareket, 1919'da kendine bir lider buldu. Bu lider, Os- manlı ordu ve komutanları arasında en başarılısı ve ünlüsü olan Mustafa Kemal'di. Kemal, telgrafı kullanmada usta olduğunu kanıt- ladı. Anadolu' da üslerde çalışarak, müttefiklerin işgal ettiği İstan- bul'da gizli destekçilerle temasa geçmek, işgal güçlerine karşı siya- sı ve askeri hareketleri koordine etmek ve dış dünya ile temas kur- mak için (başlangıçta Batı'ya dek direkt hat Antalya'dan Roma'ya denizaltı kablosuydu, fakat daha sonra diğer bağlantılar sağlandı) telgraf kullandı i IS. Anadolu'daki telgraf ağı Kemal' in büyük sila- hıydı. Muhalif milliyetçiler telgrafı İstanbul hükümeti aleyhine kul- landılar ve kazandılar!!6. Bir keresinde Kemal "telgraf fırtınası" ola- rak adlandırdığı hareketi, orada sultanın hükümetinin politikasını etkilemek için İstanbul'da gevşetti. Naklettiğine göre, bu yöntem iş- ledi117. Aynı açıklama, milliyetçi hareketin hikayesini anlattığı 1927'de Kemal'in 6 günlük meşhur konuşması, telgraf metinleriyle nakledildi. Eğer telgraflar ortadan kalksaydı, hereket anlaşılmayabi- lirdi. İstiklal Savaşı sona erdiğinde, Kemal' e savaşı nasıl kazandığı

soruldu. Cevabı "telgraf telleriyle"!!8 idi.

İki Amerikan, 1847'de Osmanlı sultanına elektrikli telgrafı ilk defa göstermişlerdi. Sultan, telgrafı sevmiş, hükümeti de benimse- mişti. Batı icadı, Osmanlı hayatının bir parçası olmuştu. 1919'da başka bir Amerikan, Chicago Daily News'un muhabiri, Anadolu'ya geldi ve Mustafa Kemal ve milliyetçi hareketle bir süre yaşadı. Ha- reketle ilgili bilgi veren Lewis Edgar Browne, Eylül 1919'da Si- vas'da milliyetçi kongre yapıldıktan sonra Kemal'in telgraf taktiği-

115. Clair Price. "Mustapha Kemal and the Angora Government", Current History, 16 (1922): s. 796-797.

i 16. Ali Fuat Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, (istanbul, 1953), s. 148-149. Bu, Dankwart Rustow tarafından da bahsedilir, "The Army and the Founding of the Turkish Republic", World Politics, II, no. 4 (Temmuz 1959); s. 579, n. 14.

i 17. Kemal Atatürk, Nutuk, 13. Baskı, (İstanbul, 1973) i: s. 399. "TelgrafFııtması" 4-5 Maıt i 920 gecesinde ortaya çıktı.

i 18. Gothard Jascke, "Mustafa Kemal und England in Neuer Sicht", Die Welt des lslams, N. S. 16, nos. i -4 (1975): s. 184.


Kaynak :


132 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentarios


bottom of page