Antalya İli'nin yoğunluklu olarak Akseki ve İbradı ilçeleri ve köylerinde uygulanmış yöreye özgün mimari yapılardır. İbradı Ormana Düğmeli evler tamamen yöredeki malzemeler kullanılarak (ağaç ve taş) yapılan yapılardır. Bu evlerin en büyük özelliği harç veya çimento gibi herhangi bir malzeme kullanmadan yapılmış olmalarıdır. Yapılarda yörede bulunan Toros Sediri (Katran Ağacı) ve yine yüksek yaylalarda yetişen Andız Ağacı kullanılmıştır. Yapının iskeleti ağaçtan oluşturulmuş ve içlerine taş yığılmıştır. Bu mimari tarza “hatıllı kuru duvar” denilmiştir. Bu yapılarda taş duvar asıl taşıyıcı gibi görünse de evi ahşap iskelet taşımaktadır. Duvardan taşan hatıl uçlarının düğme gibi gözükmesinden dolayı bu evlere "Düğmeli Ev" (Pişduvan) denmektedir.
İbradı -Akseki Düğmeli Evler
Önce Ermeniler ve Rumlar, sonrasında da Türk ustalar tarafından yapılan ve Osmanlı döneminden kalan iki katlı Düğmeli Evler, Akseki - İbradı yöresinde görülür. Kireç, kum, çimento vb. malzemelerin bulunmadığı, bulunsa da yolların oralara uğramadığı dönemlerde mimarilendirilmiştir. Ve bugün "Düğmeli Evler Mimarisi" Çekül Vakfı ve Mimarlar Odası Antalya Şubesi işbirliğiyle sürdürülen ‘’7 Bölge 7 Kent’’ projesi kapsamında hayata döndürülmeye çalışılmaktadır. Bölgeyi turizm cenneti haline getirmek için sürdürülen faaliyetler, bugün neredeyse terkedilmiş bir yaşam alanı havasına bürünen köyü kültür turizminin merkezine oturtma hedefini taşımaktadır.
700 yıllık geçmişe sahip olan ve 1994 yılında UNESCO tarafından korunması gerekli bölge ilan edilen yöredeki Akseki’nin Sarıhacılar Köyü, geçmiş dönemlerde Akseki'den çok daha fazla önem taşıyan bir yerleşim yeri olarak bilinmektedir. Çünkü İpek Yolu'nda, Akdeniz'den özellikle de Manavgat - Alanya ile Anadolu'daki ticareti bağlayan ana hat üzerinde bulunmaktadır. Bu nedenle de o dönemlerde ticareti oldukça gelişmiştir. Hatta yapıların mimarisine bakıldığında giriş katlarda ticari bir takım faaliyetleri yürüten dükkanların (kuyumcu ve manifaturacı) olduğu bile görülmektedir.
Sarıhacılar Köyü Düğmeli Evler'in orijinal mimari dokusunu koruyor.
Aslında Akseki Yöresi'nde bulunan toplam 52 adet köyün neredeyse tamamında bu özel mimari yapı ile karşılaşılmakta… Ancak Akseki'ye 8km uzaklıktaki Sarıhacılar Köyü, bu mimarinin ilk çıkış yeri olarak bilinmekte. Bu nedenle de güzelleştirme çalışmaları önce burada başlatılmış… Restorasyonlar ilk olarak 10 adet evde, köy halkının kendi maddi imkanlarıyla gerçekleştirilmiş. Hatta değerlere sahip çıkan bu duruş, Türkiye'deki benzer beldelere de örnek olarak gösterilmekte.
Düğmeli Evler'de kendine özgü bir konstrüksiyon sistemi kullanılmış.
50 cm kalınlığında kuru taş duvarlar üzerine yükselen bu evler, dıştan sıva dahi kullanılmayarak inşa ediliyor. Duvarlar kuru taş olarak örülürken, hiçbir harç malzemesi de kullanılmıyor. Ancak bazı evlerin iç duvarlarında sıva kullanıldığı görülebiliyor. Yapıda kullanılan taş duvarların içleri de çakılla dolduruluyor. Yapının taşıyıcısı bu taş duvarlar gibi görünse de aslında ev ahşap iskelet üzerinde duruyor. Yapıya "Düğme" ismini veren de işte bu ahşaplar oluyor.
Kuru taş duvarlara ahşap latalar ekleniyor.
Taş duvar örüldükten sonra duvar boyunca her iki tarafa 7x7 cm / 8x8 cm ebatlarında “hatıl” denilen ahşap latalar uzatılıyor. Ayrıca bu hatıllar, 50 cm'de bir kullanılan aynı ebatlardaki “düğme” veya “peştivan” olarak adlandırılan kısa latalarla birbirine bağlanıyor. Araları taşla doldurularak duvar örgüsüne devam ediliyor. Temelden çatıya kadar taşların arasında uzanan bu ahşap dikmeler, bir çeşit "ahşap karkas sistem" taşıyıcısı haline getiriliyor. Yapı mimarisinde köy halkının belirttiği ardıç ve andız ağaçlarının yanında çürümeden yüzlerce yıl dayanabilen katran denilen bir ağaç türü kullanılıyor.
Taş ve ahşabın bir arada kullanıldığı depreme dayanıklı bu mimarı tarza, “hatıllı kuru duvar” adı da veriliyor. Pencerelerde cam yerine ahşap oyma kafesler kullanılıyor. Çarkıfelek motifli kepenklerle mahremiyet sağlanıyor. Doğal hammadde ahşabın ve taşın kullanımı, yapının sürekli nefes almasını, yazın serin kışın da sıcak olmasını sağlıyor.
Düğmeli Evler'in iç mekan yerleşim planı
Restorasyonu tamamlanan evlerin turizme hizmet vermeye başlaması hedefleniyor. Y. Mimar, Restorasyon Uzmanı Didem Şimşek Ünal, ince ahşap oymacılığının yoğun bir şekilde kullanıldığı, yer yer kök boyalarla renklendirildiği bu çok özel mimari yapının iç mekan yerleşim gözlemlerini ise şu şekilde aktarıyor.
"Evlerde, yardımcı mekânlar alt katta, esas mekânlar üst katta yer alır. Girişteki uzun ve geniş mekâna “evöğün” veya “ahıraltı” denir. Günlük yaşamın geçtiği, yeme, oturma, yatma eyleminin gerçekleştiği mekân olan odalar ve sofa üst katta yer alır. Evler, büyüklüğüne göre iki veya dört odalı, uzun ve geniş köşklü (sofalı), ahşap direkler üzerinde ahşap ayazlıklıdır (teraslı). Her odada davlumbazlı ocak vardır. Köşkün veya ayazlığın uygun bir bölümü aşlık olarak düzenlenmiştir. İç mekânlarda ahşapla işlenmiş yüklük, gusülhane, dolap, dolap üstü, odunluk, çıralık, yuvacık, kapı arası, raf, musandıra gibi irili ufaklı kullanım bölümleri bulunmaktadır. Giriş kapısının hemen üstünde ahşap payandalarla desteklenmiş ahşap cumba bulunur. Geleneksel Türk evlerinde odanın sokağa ya da avluya doğru açılan cumbası, bu evlerde “şahnişin” adını alır. Geleneksel dokuda görülen, tamamen ahşaptan yapılan “ayazlık” bölümü de yine bu bölgeye ait bir mimari tasarımdır. Sofadan ahşap bir kapı ile bu bölüme çıkılır. Ayazlığın bir kısmı açık balkon şeklinde, bir kısmı da mutfak-wc-banyo ünitesi olarak kapalıdır."
Kaynak:
Çekül Vakfı Antalya Bölge Koordinatörlüğü - Mimar Recep Esengil