Henüz İ.Ö. 4. yüzyılda küçük bir balıkçı kasabası niteliğindeki yerleşime hizmet ettiği anlaşılan ve yaklaşık 200 m. çapında doğal ve korunaklı bir girintiye sahip olan liman günümüzde kentin yatlarının, turistik gezi ve balıkçı teknelerinin sığınma yeri olması yanında Antalya’nın önemli eğlence merkezlerinden biridir.
Bugünkü Kaleiçi’nin İ.Ö. 2. yüzyıl başlarında Attaleia adı ile kurulmasında baş etken olan ve bu tarih itibarı ile askeri ve ticari önem kazanan liman, bu yönü ile kısa süreli de olsa İ.Ö. 2. yüzyılda Kilikya Korsanları’nın eline geçmiştir.
Roma Dönemi’nde Doğu Akdeniz’in en canlı limanları arasında yer almış; özellikle Bizans ve Selçuklu Dönemi’nde Mısır ve Suriye ile deniz bağlantısının kurulduğu önemli bir dış ticaret limanı olmuştur. Mısır ve İstanbul arasındaki deniz ticareti yanında kent civarında üretilen ya da iç kesimlerden gelen kereste, zeytin, hububat, dokuma, katran ve narenciye gibi ürünlerin ticareti sayesinde önemli liman gelirlerine sahiptir. Selçuklu Dönemi’nde inşa edilen bir tersane bu önemini daha da arttırır. Olasılıkla henüz Bizans Dönemi’nde liman girişindeki mendirekler arasına büyük bir kule yapılmış, liman ağzı gerektiğinde zincir bir gergi ile kapatılmıştır.
16. yüzyıl başında, Osmanlılar’ın özellikle Mısır’ın fethi ile elde ettikleri Doğu Akdeniz’deki hakimiyeti sonrasında eski önemini büyük ölçüde yitiren liman, ticari hareketlenmelerin bölgede ivme kazandığı 1970’li yılların başında Antalya’nın batısında bir ticari limanın inşası ile önce balıkçı teknelerinin, özellikle 1980’li yıllarda gelişen turizmi ile de yatların sığınma alanına dönüşmüş ve Yat Limanı olarak anılmaya başlanmıştır. Girişindeki büyük kulenin harabe halinde izlendiği 20. yüzyıl başında bir gümrük binası ve büyük bir un fabrikası inşa edilen limanda 1960’lı yılların sonunda uygulanan yenileme çalışmaları ile bu yapılar ve kule kalıntısı yerlerinden kaldırılmışlardır.