top of page
Yazarın fotoğrafıAntalya Ajandası

OSMANLI DEVLETİ’NDE İLK TELGRAF HATLARININ ÇEKİLMESİ


ÖNSÖZ

Telgrafın icadıyla birlikte haberlerin en uzak mesafelere dahi çok çabuk bir şekilde iletilmesi telgrafı salt bir bilgi iletme aracı olmaktan çok daha farklı bir boyuta taşımıştır. Telgraf hatlarının çekilmesiyle beraber ülkelerin sosyal, ekonomik ve idari yapılarında çok ciddi değişimler meydana gelmiştir. Geniş bir coğrafyaya hükmeden Osmanlı Devleti de doğal olarak telgrafın kolaylık ve yararlarını en başından itibaren kavramıştır. Başta Sultan Abdülmecit olmak üzere Osmanlı yöneticileri ülkede telgraf hatlarının inşası için yoğun çaba sarf etmiştir.

Teknolojik gelişmelere zaman zaman sırtını dönen veya bir takım yeniliklere karşı çıkan Osmanlı toplumu, telgrafı çok çabuk benimsedi. Bunda herhalde kazanımların kısa zamanda elde edilmesinin veya sonucun en kısa zamanda alınmasının rolü büyüktür. İncelendiğinde görülmektedir ki telgraf hatları pek çok yerde devlet – vatandaş işbirliği ile çekilmiş veya masrafların tamamı halk tarafından karşılanmıştır. Bu durum kısa zamanda Osmanlı ülkesinin bir telgraf ağı ile örülmesi sonucunu beraberinde getirmiştir.

Bu çalışma iki bölüm halinde hazırlanmıştır. Birinci bölümde telgrafın tarihçesi ve dünyadaki gelişim süreci ele alınmış ve ardından da telgrafın Osmanlı topraklarına girişi incelenmiştir. Bu kısımda bilhassa telgrafın ülkeye girişine vesile olan Kırım Savaşı sırasında ve hemen sonrasında yaşanan gelişmeler ele alınmıştır. İkinci bölümde ise ilk olarak Üsküdar – Bağdat telgraf hattı etrafında Anadolu’nun telgrafla tanışması, ardından da Erzurum ve çevresine ilk telgraf hatlarının çekilmesi araştırılmıştır. Araştırmada tarihsel yöntem kullanılarak, araştırma ve incelemeye dayalı olarak birinci elden arşiv kaynaklarının yanı sıra bu konuda yazılmış yerli ve yabancı kaynaklar gözden geçirilmiştir. Yine Sirkeci Posta ve Telgraf Müzesinden yararlanılarak, ülkemizde kullanılan ilk telgraf aletleri ve günümüzde kullanılan telgraf aletlerinin örnekleri resimlerle gösterilerek telgraf aletlerinin zaman içerisinde geçirdiği değişime dikkat çekilmiştir.

Yaptığım bu çalışma sürecinde her konuda bana yardımcı olan değerli hocam Yrd. Doç. Dr. Uğur AKBULUT’a, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Bilim Tarihi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa KAÇAR’a, Atatürk Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet AYDIN’a, bu konuda çalışma yapmış ve çalışmamda eserlerinden yararlandığım hocalara, yine maddi ve manevi desteği hiçbir


X

zaman esirgemeyen ALTUN ailesine, kıymetli zamanını bana ayıran ve bana her konuda yardımcı olmaya çalışan arkadaşım Suna KAYA’ya, teknik işlerde yardımcı olan arkadaşlarım Sevda UZUN’a, Filiz GÜNDEREN’e, Özkan DAYI’ya Tubanur ŞEHİRLİ’YE ve Havva UZUN’a teşekkürü bir borç bilirim.

Erzurum – 2011 Esin ALTUN


1

GİRİŞ

İnsanoğlu yaşamını sürdürmesi için etrafında olup bitenler hakkında bilgi sahibi

olmak ister. Bu durum insanların İlkçağlardan bu yana değişik şekillerde haberleşme aletlerini icat etmesine neden olmuştur. Diğer haberleşme aletleri gibi telgrafın icat edilip kullanılması da dünya haberleşme sisteminde büyük bir ilgi uyandırmıştır. Telgrafın icat edilmesiyle haberler, daha kısa zamanda daha uzun mesafeleri etki altına almıştır. Bu hızlı iletişim aleti, kısa zamanda dünyada yayılma alanı bulmuştur.

Arkeolojik, etnolojik ve antropolojik araştırmalar insanların ilk önce sesler

aracılığıyla, duyma esaslı haberleşmeyi geliştirmiş olduğunu göstermektedir. Ramazan

ayında davul çalınması, törenlerde borazan çalınması gibi durumlar duyma esaslı

haberleşmenin örnekleridir. Görme esaslı haberleşme de ise insanların ilkçağlarda

avların yerini belirlemek ve diğer avcılara bildirmek için basit bir yöntem olan dumanı

kullandıkları görülmektedir. MÖ. 3500-3000 yılları arasında yazının icadı ile

haberleşmede “mektuplaşma çağı” denilen ve günümüze kadar gelen yeni bir çağ

başlamıştır. İnsanoğlu sevinç, özlem, mutluluk, kaygı, hüzün dolu bir iletinin uzakta

bulunan muhatabına mektupla bildirmiştir. Yazı kodlama ve hız unsurlarını bünyesinde

barındıran uzaktan görme esasına dayalı yeni tekniklerin ortaya çıkışı tarih öncesinden

başlayarak Antik Çağ’a kadar uzanan uzaktan görme esasına dayalı iletim tekniklerini

doğurmuştur. Yine Roma Dönemi’nde ve daha sonra XII ile XV. yüzyıllar arasında

Anadolu ve Mısır’da haberleşmede resmi güvercin postalarının kullanıldığı da

1

bilinmektedir.

İslam dünyasında hızlı haberleşmede sınır boylarında ve stratejik mevkilerde

askeri amaçlı müstahkem yapılar olan ribatları görüyoruz. Dini, sosyal, askeri birçok fonksiyonu olan ribatlar hızlı haberleşmede büyük bir gelişmeye neden olmuştur.2

İslam devletlerinin büyük çoğunluğu ile Emevi ve Abbasilerde haberleşme teşkilatına “Berid” ismi verilmiştir. Berid kelimesi ise posta hayvanı, süvari postacısı, devlet postası, manalarında kullanılmıştır. İslam devletleri içerisinde ilk düzenli haberleşme teşkilatı da 661- 680 tarihleri arasında hüküm süren Muaviye döneminde kurulmuştur.3

1 Mustafa Kaçar, “Telgrafın Doğuşu ve Haberleşmede Devrim”, (Ed. Mine Haydaroğlu), Nur-ı Didem Kızım Hamidem Dünden Yarına Haberleşmenin Serüveni, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2007, s. 86.

2 İsmail Yiğit, “Ribât”, DİA, İSAM, , C. XXXV, 76-78.

3 Nesimi Yazıcı, “Klasik İslam Döneminde Haberleşme Kurumu ile İlgili Mülahazalar”, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, XXIX, 378-379.

2

Geniş bir coğrafyaya egemen olan Osmanlı Devleti ise merkezde alınan bir

haberin imparatorluğun en uç noktasına kadar ulaşmasına çok önem vermiş ve

kuruluştan itibaren oluşturulan ulak sistemi sayesinde resmi haberleşmeyi sağlamaya

çalışmıştır. Atlı posta tatarları kullanılarak yapılan bu tür haberleşmenin XVI. yüzyıla

kadar devam ettiği görülür. Haberleşmede gerçek anlamda teşkilatlanma Kanuni Sultan

Süleyman zamanında Veziriazam Lütfi Paşa’nın sadareti dönemine (1539- 1541)

4

rastlamaktadır.

Osmanlı Devletinde her türlü resmi haberleşme ulaklarla yürütülmüştür. Bir

haberin çıktığı noktadan itibaren ulaklar vasıtasıyla bir diğer menzile kadar gitmiş ve her menzilde diğer bir ulağa devretmek suretiyle haber son menzile kadar ulaştırılmıştır. Gizlilik derecesi olan haberlerin ulaştırılmasında ise özel ulaklar kullanılmış, ilk menzilden son menzile kadar tek ulak haberi yerine ulaştırmıştır. Böylece, devlet için çok önemli olan gizli bilgilerin güven içinde ve hızlı bir şekilde yerine ulaşması sağlanmıştır. Sivil haberleşmede ise menzillerin kullanılmadığını ve devletin herhangi bir teşkilatının olmadığı görülmektedir.5 Ayrıca Osmanlı Devletinde 1840 yılına kadar Osmanlı haberleşme kurumunun yalnızca devlet haberleşmesi temin edilmiştir. Daha sonra 1840 yılında posta Nezaretinin kurulmasıyla halk da posta hizmetlerinden yararlanmaya başlamıştır.6

Gerçek manada bir posta teşkilatının kurulmasına ilk defa Sultan II. Mahmut döneminde teşebbüs edilmiştir. 1834’de Serasker Hüsrev Paşa tarafından menzil hane usulünün terkiyle posta sistemine geçilmesi konusunda bir teşebbüste bulunulduysa da bunun gerçekleşmesi birkaç yıl almıştır. 1840’da Posta Nezareti’nin kurulmasıyla haftada bir defa olmak üzere İstanbul’dan Anadolu ve Rumeli’ye posta çıkarılmaya başlamıştır. Osmanlı Devleti’nin yabancı postaları ise, posta teşkilatının kurulmasından önce olmasına rağmen ilk defa III. Ahmet saltanatında Avusturya devleti tarafından, Viyana ile İstanbul’daki sefaretleri arasında posta seferi şeklinde başlayan ve gizli olarak yapılan taşımacılık, 1791 Ziştovi Anlaşmasında yer alan “Avusturya kuryelerinin

4 Uğur Akbulut, “Suriye’ye İlk Telgraf Hatlarının Çekilmesi”, History Studies Ortadoğu Özel Sayısı, 2010, s. 1.

5 Yusuf Halaçoğlu, Osmanlılarda Ulaşım ve Haberleşme (Menziller), (1. Baskı), PTT Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara 2002, ss. 4-6.

6 Nesimi Yazıcı, “Posta Nezaretinin Kuruluşu”, (Haz. Ekmelettin İhsanoğlu, Mustafa Kaçar), Çağını Yakalayan Osmanlı, IRCICA, İstanbul 1995, s. 25.

3

Osmanlı topraklarında serbestçe gidip gelecekleri” maddesinden sonra açık hale gelmiş, 1821’den itibaren ise muntazam posta servisine dönüşmüştür.7

Osmanlı Devleti’nde haberleşme, Tanzimat Fermanı’ndan sonra Posta Nezareti’nin kurulmasıyla hız kazanmıştır. Dünya genelinde de Sanayi Devrimi ile ihtiyaç fazlası ürünlerin piyasaya sürülmesinin uzak mesafelerde meydana getirdiği değişikliklerden haber alınması isteğinin doğması uzak mesafelerde haberleşmenin önemini iyice artırmıştır. Hızlı haberleşmede en önemli yenilik ise, Fransız rahip ve bilim adamı Claude Chappe (1763-1805)’nin uzaktan duyma ve görme esasına dayalı optik telgrafı 22 Mart 1792 icadıyla olmuştur.8

Elektrik akımının haberleşme alanında kullanılması fikriyle haberin kısa zamanda çok uzaklara iletilmesi sağlanmıştır. Bunu sağlayan araç ise “telgraf”’ olmuştur. Amerikalı Samuel F.B. Morse’un 1839 yılında elektrikli telgraf makinesini icat etmesi iletişim alanında çığır açmıştır.9

Osmanlı Devleti’nde elektrikli telgrafın kullanılması bu aletin icadından dört yıl sonra yani 1843 yılında olmuştur. Daha önce Morse ile çalışan Amerikalı Chamberlain İstanbul’a bir telgraf makinesi getirir. Makine Osmanlı Devleti’ne sunulmadan önce bazı hatalar verince Chamberlian eksiklikleri gidermek için makineyi Viyana’ya götürmeye karar verir; ancak bindiği vapur batıp Chamberlian da ölünce hızlı haberleşmeye sebep olan telgrafın Osmanlı ülkesine girmesi de gecikir. Telgrafın ülkeye getirilmesiyle ilgili ikinci deneme 1847 yılında Amerikalı Profesör J. Lavrence Smith ve Robert Koleji müdürlüğü yapmış olan Cyrus Hamlin’in yardımıyla Sultan Abdülmecit önünde yapılmıştır. Sultan bu durumdan çok etkilenmiştir; fakat bu denemeyle de Osmanlı ülkesine telgraf hatları çekilememiştir. Fakat en azından telgrafın öneminin anlaşılmasına ilişkin yeni bir adım atılmasına vesile olmuştur. Telgrafın ülkeye girişinde asıl rolü Kırım Savaşı oynamıştır.10

Osmanlı ülkesi içerisinde ilk hat Kırım Savaşı sırasında Ruslara karşı Osmanlı Devleti’nin müttefiki olan İngilizlerin askeri amaçla Balaklava’dan Varna’ya oradan da

7 Feridun Emecen, Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi, (Ed. Ekmeleddin İhsanoğlu), IRCICA, İstanbul 1994, ss. 600 – 604.

8 Kaçar, “Telgrafın Doğuşu ve Haberleşmede Devrim”, ss. 88-89.

9 Geçmişten Günümüze Posta, PTT Genel Müdürlüğü, Ankara 2007, s. 187.

10

Akbulut, s. 2.


4

İstanbul’a uzatılan deniz hattıdır. İngiliz hatlarının devamı olan hatların çekilmesini de Fransızlar üstlenmişlerdir. Bu hat ise Varna-Şumnu-Rusçuk arasındadır.11

Osmanlı Devleti’nde halk hızlı haberleşmeyi sağlayan telgrafı çok çabuk benimsemiş ve devlet koordinatör rolü oynayıp tel, fincan, makine sağlarken halk da Müslim, gayrimüslim ayrımı olmadan telgraf direği yapmak için dağlardan ağaç kesmiş, telgrafhane inşa etmek için para toplayıp bina yaptırmıştır. Bu anlamda tam bir devlet- millet birlikteliği sağlanmıştır.12

Kırım Savaşı ile birlikte Osmanlı ülkesine giren telgraf 13XIX. yüzyılda teknolojik gelişmeler arasında en rağbet gören yenilikler arasındadır. Telgrafın ülke geneline hızla yayılması halkın bir bütün olarak devlete destek vermesiyle alakalıdır. Her ne kadar telgraf ilk olarak askeri amaçlı ülkeye girip, siyasi amaçlı kullanılsa da bu amaçların yanında sosyal hayatı etkileyen alım-satım gibi ticari olaylardaki değişikliklerin bildirilmesi, merkezde alınan kararların eyaletlere kısa sürede iletilmesinin sağlanmasının yanı sıra merkez ile eyaletler arasındaki iletişim eksikliğinin giderilmesinde ve padişahın emirlerinin kısa sürede ülke geneline bildirilmesini kolaylaştırması açısından da telgrafın Osmanlı Devleti’nde iletişimi kolaylaştırdığı söylenebilir.

11 Geçmişten Günümüze Posta, PTT Yayınları, Ankara 2007, s. 191.

12 Nesimi Yazıcı, “Türk Posta Tarihinden”, (Ed. Mine Haydaroğlu), Nur-ı Didem Kızım Hamidem

Dünden Yarına Haberleşmenin Serüveni, (s.78), Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2007.

13

Ken Beauchamp, History of Telegraphy, London 2008, s. 186.


5

BİRİNCİ BÖLÜM

TELGRAFIN KELİME ANLAMI VE TELGRAF ÇEŞİTLERİ

1.1. TELGRAFIN KELİME ANLAMI

Telgraf kelimesinin birçok tanımı vardır. Telgraf, kodlanmış bilgiyi bir sinyal

aracılığıyla uzaktaki bir alıcıya iletmeye yarayan sistem,14 bir işaret kodu kullanarak

veya başka uygun yollarla yazılı mesajların ya da belgelerin iletimini sağlayan 15

telekomünikasyon sistemine verilen addır. Telgraf kelimesi Yunanca olup, uzak

manasına gelen “tele” ve yazmak manasına gelen “grafo” kelimelerinden oluşup uzak

yazan veya devr-i nüvis demek olarak bayrak, ateş ve emsali bazı işaretler ile uzaktan

16

muhabere olunmak sanatıdır.

tarafından kullanılmıştır. Önce Grekçe kelime olan “techygraphe” (çabuk yazan), daha sonra 1789’da uzak yazan anlamına gelen “telegraphe”17 adı verilmiştir. Zamanla hızlı haberleşmenin adı her dilde telgraf olarak kabul görmüştür.

1.2. HAVAİ TELGRAF

Havai telgraf Fransa da Rahip Claude Chappe tarafından icat edilmiştir. Claude Chappe havai telgraf hatlarını yüksek yerlere gözleyici postalar koyarak bunları birbirinden 9-12 km. uzaklıkta bir diziye sıralanan kulelerin üzerine koymuştur. Makine 4-5 metre uzunlukta tahtadan yapılmış dikey bir sütun ile bu sütuna bağlı dikdörtgen şekilde bir regülatör ve bu regülatörün iki son ucuna bağlı yine dikdörtgen şekilde ve her biri ikişer metre uzunluğunda iki “indikatör” den oluşur. Regülatör bakırdan yapılmış dört metre uzunluğunda bir çerçeveden oluşur.18 Kulede bulunan memur tarafından ipler vasıtasıyla indikatörlere belirli durumlar verilerek mesaj iletilir. Bu belirli durumlar aşağıdaki şekilde gösterilmiştir. Burada altı durum belirtilmiş olup her durum Claude Chappe tarafından hazırlanmış olan katalogdaki bir işareti göstermektedir. Kendi merkezi içerisinde ve dikey satıh çevresinde makara tertibatı ile

14

“Telgraf”, Ana Britannica Genel Kültür Ansiklopedisi, XX, 507, IMPRIMATUR Yayınları, The University of Chicago 1768.

15 “Telgraf”, Meydan Larouse Büyük Lugat ve Ansiklopedi, XIX, 167, Sabah Gazetesi Yayınları, İstanbul 1982.

16 Alper Feridun, Münif Paşa’nın Mecmua-ı Fünunda Neşredilen Yazıları, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Atatürk Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Erzurum 1981, s. 96.

17 Kaçar, “Telgrafın Doğuşu ve Haberleşmede Devrim”, ss. 88-89.

18 A. Baha Gökoğlu, Batıda ve Doğuda Telgrafçılık Nasıl Doğdu, Bozkurt Matbaası, İstanbul 1935, ss. 9- 10.

Telgraf kelimesi ilk defa Claude Chappe (1763-1805)

6

dışındaki kısmın aynı olan regülâtörlerle iki indikatöre muhtelif duruşlar verdirebilmek üzere kulenin içindeki makara tertibatı ile dışındaki kısmın aynı olan regülatörlerden biri yatay biri dikey ve diğer ikisi 45 derece sağa ve sola meyilli olmak üzere dört durum alır. Hareketleri birbirinden ayırmak için regülatörlerin eğri vaziyetteki işaretleri dikkate alınmayıp, sadece yatay ve dikey durumlarda kullanılması kararlaştırılmıştır. Buna “işaret temini” denmiştir. Uzaktan görmedeki zorluğu da göz önünde tutarak indikatörlerde sadece yedişer durum kullanılmasına karar vermiştir.19

Şekil 1.1. Claude Chappe’ işaret temini durumları20

1.2.1. Havai Telgrafın İlk Denenmesi

1793 yılı 12-14 Temmuz günlerinde Fransa’da 85 km.lik bir hat kurularak denemelere başlanmıştır. Her merkeze ikişer memur ve bu memurlara da birer dürbün verilmiştir. Yapılan denemeler neticesinde sistemin iyi işlediği ve kullanılabileceği kararlaştırılmıştır.

1793’de bir yandan Fransa’da iç karışıklıklar diğer yandan dış savaşlar sebebiyle Cumhuriyet askerlerine uzaktan emirler verilmesini mümkün kılan bu makineye Fransa dört elle sarılarak hemen her bölgede tatbike koymuştur. 4 Ağustos 1793’de Paris-Lille

19 Kaçar Mustafa, Osmanlı Telgraf İşletmesi, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Bölümü, İstanbul 1986, s. 3; Gökoğlu, ss. 10-11.

20

Kaçar, “Telgrafın Doğuşu ve Haberleşmede Devrim”, s. 89.


7

ile Paris-Landu arasında iki önemli havai telgraf şebekesi kurulması planlandı. 230 km.lik Paris-Lille hattında ilk telgraf 19 Temmuz 1794’de çekilmişti. Bu tarih, telgrafın kullanıldığı ilk tarih olarak kabul edilir.21

1.2.2. Havai Telgraf Makinesinin Kullanılması

Birbirinden 9-12 km. uzaklıkta bulunan istasyonlar arasında haberleşme yapılabilmesi için her istasyonun gönderilen mesajı doğru alması gerekmektedir. Bu istasyonlarda ellerinde dürbünle bekleyen memurlar vardır. Bu memurlar bir işareti alıp bir öndekine verdikten sonra ikinci işareti alıp bu şekilde işlemi sürdüreceklerdir. İki istasyon arasındaki bu işlem 15 saniyelik zaman almaktadır. İşaretlerin bilinmesi için işaret kataloğu gerektiği için Claude Chappe tarafından 1 ila 92 kelimeden oluşan 92 sayfalık bir defter oluşturulmuş ve 8464 kelimelik bir katalog hazırlanmıştır. Yine, Clauda Chappe 92 cümleden ve 92 sayfadan oluşan “işaret-i bahriye ve harbiye mecmuası”nı oluşturduğu gibi bir de “coğrafya kamusu” oluşturmuştur.22

Şekil 1.2. Claude Chappe İşaret Tablosu23

21 Kaçar, Osmanlı Telgraf İşletmesi, s. 4.

22 Gökoğlu, ss. 13-14.

23

Kaçar, “Telgrafın Doğuşu ve Haberleşmede Devrim”, s. 91.


8

1.2.3. Havai Telgrafın Ülkelerde Kullanılması

1792’de Prusya’da Claude Chappe sisteminin bir kopyası olduğu bilinmesine rağmen Almanya’nın diğer bölgelerine bu sistem çok zor ve uzun zaman sonra girmiştir. Bu sistemin ülkeye girmemesi için muhalif gruplar birtakım farklı sistemler icat etmişlerdir. Havai telgrafın Almanya’da kullanılması ise 1832 yılından sonra başlamıştır. İngiltere’nin sisli olmasından dolayı havai telgraf sistemi güçlük çıkardığı için bu sisteme benzeyen Lord Murray sistemini uygulamışlardır. İsveç’te, havai telgraf sistemi 1794 yılında kurulmuş ve elektrikli telgrafın ülkeye gelişine kadar kullanılmıştır. Danimarka’da, havai telgrafın kullanılması Fransa’dan getirilen makinelerle 1809 yılında başlamıştır. Danimarka’dan sonra Belçika’da, aynı sistemi alıp kullanmıştır. Rusya’da ise 1805 tarihinde Rahip Hauy kendine ait bir makine icat etmesine rağmen kullanışlı ve pratik olmadığından Fransa’dan Claup Chappe sistemini isteyerek ülkenin tümüne havai telgraf sistemini inşa ettirmiştir. Amerika’da ilk olarak “visual telegraph system” Jonathan Grout tarafından 1802 Marta Limanı’ndan Boston’a kadar olan bölgede gemilerden haber alınması için inşa edilmiştir. Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa telgraf gibi yeni bir icattan yurdunu mahrum etmek istemediği için 1840’ta Kahire ve İskenderiye arasına havai telgraf istasyonları kurdurmuştur. Fransa’nın yardımıyla yapılan bu istasyonlar iki şehir arasında 40 dakikadan az bir müddet içinde konuşma temin ediyordu.24

1.2.4. Osmanlı İmparatorluğu ve Havai Telgraf

Havai telgraf sistemi, Osmanlı Devleti’nde hiçbir zaman kullanılmamıştır. Claude Chappe havai telgraf sistemini Osmanlı İmparatorluğu’nda da kurmak istemiştir. 1830’da Paris elçisinin ısrarı üzerine Osmanlı Hükümeti Fransa’dan havai telgraf makinesi getirmiş ise de illerdeki karışıklıktan dolayı yararlanılamamıştır ve bu durum Batı’da “Türk ulusunun Avrupa medeniyetinin insanlara kazandırdığı menfaatleri almaktan uzak bulunduğu” şeklinde basında yansıtılmıştır. Oysa Avrupa’da havai telgrafın mucidi olan Rahip Claude Chappe yapılan kışkırtmalardan dolayı intihar etmiş

24 Kaçar, Osmanlı Telgraf İşletmesi, ss. 4-5; A. Baha Gökoğlu, ss. 17-22.

9

ve cesedi kendi eliyle yaptığı Paris telgraf merkezinin arkasındaki kuyuda bulunmuştur.25

1.3. ELEKTRİKLİ TELGRAFIN İCADI VE KULLANILIŞI

Elektriğin haberleşmede kullanılması XVI. asırda başlamıştır. Elektrikli haberleşme yapılmasına girişilmesi 1670’de Magdebor Belediye Başkanı Otto Guerik tarafından icat edilen elektrik makinesini kullanılmasından önce olmalıdır. Otto Guerik, elektrik akımının bir pusula ibresi üzerinde meydan getirdiği tesirleri ele alarak, dokunma ile meydana gelen elektrik akımının yayılmasını ilk olarak tatbik etmiştir. Robert Hook ise mıknatıs ibresinin yardımıyla insanların düşüncelerinin çok uzak yerlere iletilebileceğini iddia etmiştir.26

Danimarkalı fizikçi Hans Christan Qrsted 1820’de bir telden akan elektrik akımının telin yanına yerleştirilen bir pusula iğnesini saptırdığını buldu. Böylece tel üzerinden elektrik sinyalleri aracılığıyla haberleşme olanağı ortaya çıkmış oldu. Rusya’da yazın yazlık ve kışlık sarayları arasında pusula ibreli bir telgraf sistemi kuruldu. Alman bilim adamları Carl Friedrich Gauss ile Wilhelm Eduard Weber 2-3 km. uzağa bir çift bakır tel üzerinden bilgi iletebilen bir telgraf geliştirdiler. İngiltere’de W. F. Cooke ve Charles Wheatstone’un geliştirip 1837 yılında patentini aldıkları telgraf aygıtı ise harfler ve rakamların yazılı olduğu bir levha önünde dönerek bu harfleri gösteren beş pusula iğnesi bulunuyordu. Altı tel üzerinden bilgi iletebilen bu alet İngiltere’de özellikle demiryolu haberleşmesinde kullanılmıştır.27 1800’lerde Volta’nın pili bulması yeni bir dönem başlatmış, ilk olarak Jan Alexandr tarafından 1802’de elektrikli telgraf aleti yapılmış; ancak bu alet yeterince tanıtılmadığı için çok kullanılamamıştır.28

25 Gökoğlu, ss. 17-22.

26 Kaçar, Osmanlı Telgraf İşletmesi, s. 6.

27

“Telgraf”, Ana Britannica Genel Kültür Ansiklopedisi, IMPRIMATUR Yayınları, The Unıversity of Chıcago 1768, XX, 507; Wıllıam Fothergııll Cooke, Documents Relating to The Invention of The Electrıc Telegraph”, London 1854, ss. 3-5.

28 Kaçar, Osmanlı Telgraf İşletmesi, s. 7

10

1.3.1. Samuel F. B. Morse ve Elektrikli Telgraf

Aslen ressam olan F.B. Morse (1791-1872) birçok Amerikalı gibi yeni bir buluş ortaya koymak istiyordu. Pek başarılı olmasa da kardeşi ile su pompası ve mermer kesici yeni aletler icat ettiler. Morse elektrikli telgraf fikrinin kendisine 1832’de Avrupa’dan Amerika’ya dönerken Sully adlı gemide geldiğini söyler. Altı hafta süren bu yolculuk süresince aralarındaki elektrik ve manyetizma konularında uzmanlarında bulunduğu seçkin yolcularla elektrik konusunda tartışmalara katılmıştır. Charles Jackson adlı jeologdan “elektriğin her mesafeye anında geçtiğini” öğrenmiş olan Morse eğer elektrik bir devrenin istenilen her noktasında görünür kılınıyorsa, neden bilgi elektrikle istenilen her yere iletilmesin? diye düşünmüştür. Samuel Morse, elektrik ve telgraf konusunda ilk düşünen kişi olmamasına rağmen böyle bir icat yapmanın mümkün olduğuna çok inanmıştır. 1837 yılının sonlarında Morse elektrik sinyallerini on millik bir mesafede nokta (.) ve çizgi (-) ile ifade edilen işaretlere çevirebilen bir telgraf mekanizması geliştirmiştir. Başlangıçta nokta ve çizgiler sayılara tekabül edip sayılarda sözcüklere karşılık gelmiştir. Daha sonra doğrudan harf ve sayıları temsil eder şekilde geliştirilmiştir. Bu tarihte bilinen Mors Kodu’dur. Bu kodlama aşağıdaki şekildeki gibidir.29 1837 yılında Morse’un Amerikan Patent Ofisi’ne patent için bir ön başvuru notu göndermesinden birkaç ay önce Cooke ve Wheatstone beş igneli bir elektrikli telgraf makinesi için İngiltere’de patent almıştır. Morse’un elektrik telgrafın patent ve öncelik haklarını elinde bulundurmak için kendi sistemini tanıtmak için yoğun bir girişimde bulunmuştur. Morse 1838 başlarında Washington’a geçerek yeni elektrikli telgrafı başkan, kabine ve kongreye göstermiştir. Başlangıçta kongreden pek ilgi görmemesine rağmen komite başkanı olan senatör F. O. J. Smith ile Morse ortak olmuştur. Morse Smith’le birlikte elektrik telgrafı tanıtmak ve patent almak için Avrupa’ya gitmişlerdir. Londra’da bir patent almamalarına rağmen Paris’te Fransız patenti almışlardır.30 1843 yılında Morse telgraf makineleri yapılarak Amerika’da hızla telgraf hatları kurulmaya başlandı. İlk hat 1843 yılında New York – Baltimor arasında çekilerek 24 Mayıs 1844 tarihinde ilk deneme yapılmıştır. Daha sonra bir çok şirket

29 Yakup Bektaş, “Mors’un En Şanlı Nişanı: Nişan-ı İftihar”, Nur-ı Didem Kızım Hamidem Dünden Yarına Haberleşmenin Serüveni, (Ed. Mine Haydaroğlu), Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2007, ss. 93-94. 30 Bektaş, s. 95.

American Electro-Magnetic Telegraph Company’dir.

11

imtiyaz alarak ülkeyi telgraf hatlarıyla donattı. Bu şirketlerin en önemlisi The

31

Şekil 1.2. Samuel Morse Kodu32

1.3.2. Amerika ve Elektrikli Telgraf İçin Yapılan Girişimler

1843 yılında Morse makinesinin yapılmasına başlanmış ve federal meclislerin telgraf şebekelerinin kurulmasına dair tahsisat vermesi üzerine ilk elektrikli telgraf hattı Washington ile Baltimor arasından yapılmış ve 1844 yılında haberleşmeye açılmıştır. Daha sonra Amerika’da farklı isimlerle telgraf işletme şirketleri kurulmuş ve Morse muhabere sisteminin kurulma ve işletmesine dair imtiyazlar alınarak şebekelerin geliştirilmesi için faaliyete başlamışlardır. Bu şirketlerden en önemlisi The American Elektro Magnetic Telegraphe Compagnie’dir. Bu şirket 1845 yılında kurulmuş ve elektrikli telgraf şebekesinin gelişmesine büyük katkısı olmuştur.33

31 Kaçar, Osmanlı Telgraf İşletmesi, s. 8. 32 Kaçar, Osmanlı Telgraf İşletmesi, s. 9 33 Gökoğlu, ss. 38-39.

12

1.3.3. Avrupa ve Elektrikli Telgraf İçin Yapılan Girişimler

Elektrikli telgraf, İngiltere, Almanya ve Fransa’da büyük ilgi görmüştür. Petersburg’da Schilling, Berlin’de Weber ve Guasse, Münih’te Scteinheil, Lonrda’da Cook ve Wheatstone adlarındaki kişiler elektriğin haberleşme vasıtası olarak kullanılması için çalışmışlardır. Baron Schilling 1832 ve 1833 yıllarında Petersburg ile Kronştad arasına her biri sağa ve sola hareket eden beş ibreli bir telgraf makinesi yapmıştır. Almanya’da Mösyö Guasse da işaretlerin elektrik vasıtasıyla alınıp verilmesi ile uzak yerlerle konuşmanın mümkün bulunduğunu keşfetmiş, Mösyö Weber de bir bakır tel aracılığı ile elektriği uzak mesafelere nakledilebileceğini tasarlamıştır. Münih’te Mösyö Staynel ise ilk defa elektrik nakli yerine işlenmiş demir teli telgrafta kullanmıştır.34

1.4. OSMANLI DEVLETİ VE ELEKTRİKLİ TELGRAF

Osmanlı Devleti’nde elektrikli telgraftan önce semafor telgrafı denenmiştir. Sultan II. Mahmut zamanında askerler Boğaz’da hızlı bir iletişim istemişler ve Yunan isyanı sonrası çıkan 1828 -1829 Osmanlı Rus Savaşı’nın ilk aylarında direğe enine

bağlanmış hareket ettirilebilen bir çubuk olarak tarif edilen semafor kullanılmıştır.35 Telgrafın Osmanlı Devleti’nde gelişmesinin en önemli nedenlerinden biri daha kolay ve ucuz inşa edilebilmesidir. Direkleri dikerek vadiler ve nehirler üzerinden tel çekmek zemin düzeltip rayları döşemek çok daha az insan gücü ve para gerektirir. Osmanlı döneminde elektrikli telgrafla gelen yenilik teknolojik icatlara verilen önemi göstermektedir. Elektrikli telgrafın kullanılması Osmanlı devletini birçok yönden etkilemiştir. Özellikle sultanlar telgrafın gelişinden memnun olmuş ve çok uzak eyaletlerdeki denetimlerini sağlamlaştıracak bir sistem olarak yayılmasını desteklemişlerdir. Hem elektrikli telgraf hem de buharlı tren hemen hemen aynı anda Osmanlı topraklarına ulaşmıştır. İstanbul ve Avrupa arasındaki ilk telgraf hattı 1855 yılında çekilirken ilk tren hattı ise 1856 yılında Kahire ile İskenderiye arasında

işletmeye açılmıştır.36

34 Gökoğlu, ss. 39-40.

35

Ankara 2003, ss. 193-194.

36

Roderic H. Davison, Osmanlı Türk Tarihi (1774-1923),(Çev. Mehmet Moralı), Alkım Yayınevi,

Davison, s. 193.


38

39 Bektaş, s. 97.

40 41

Demir, s. 52. Davison, s. 194.

Cyrus Hamlin, Among the Turks, New York 1878, s. 185.

13

1.4.1. Mellen Chamberlain ve Elektrikli Telgrafın İstanbul’a Gelişi

Amerikalı iş adamı Mellen Chamberlain, Samuel Morse ile bir anlaşma yapıp elektrikli telgrafı Osmanlı imparatorluğu ve Rusya’nın da bulunduğu ülkelere tanıtımını yapmak için harekete geçmişti. Chamberlain Londra ve Paris’te tedarik edilen parçalarla bir araya getirilen bir takım Morse telgraf makinesi ile Kasım 1838’de bir grup Amerikalı ile yola çıktı. İlk olarak İtalya’dan Malta üzerinden Yunanistan’a geçti. Atina’da telgraf aletini gösterdi. Daha sonra Şam, Beyrut, İskenderiye ve Kahire gibi kentlerde telgrafı önde gelen yönetici ve zenginlere gösterdi. Mayıs 1839’ da İstanbul’a vardı. Amacı Osmanlı Devleti’ne telgrafı tanıtmaktı. Daha sonra Robert Kolejinin kurucusu olan Amerikalı Misyoner Cyrus Hamlin’in bebekteki evinde telgraf aletlerinin testini yaptı; ancak aletin kuruluşunda birçok hata vardı ve işleyişi de istenildiği kadar dakik değildi. Ayrıca kağıdı işaretleyecek çelik uç yerine yan yana işleyen uç kağıdı çizmekteydi. Bu yüzden yeterli başarı sağlanamadığından ve telgraf makinesi iyi çalışmadığı için Chamberlain Viyana’ya gidip bu aletleri geliştirerek İstanbul’a geri dönüp sultan ve hükümetine görkemli bir gösteri ile tanıtmak istiyordu.37 Arkadaşları ile Viyana yakınlarında gemilerinin Tuna Nehri’nde alabora olması sonucu Chamberlain boğuldu.38 Aletleri ve notları da felakette kaybolmuştur. Böylece Sultan ve hükümetine elektrikli telgrafı ilk tanıtma girişimi de acı bir şekilde sonuçlanmıştır.39

Osmanlı Devletinde telgrafla ilgili ikinci girişim 1847 yılında yapılmıştır. Osmanlı imparatorluğunda çalışan bir jeologa J. Lawrence Smith, Amerika’dan gönderilmek üzere iki telgraf makinesi ısmarlamıştı. Türkiye’de bir madencilik okulu açmak görevi ile İstanbul’a gelen Amerikalı Profesör J. Lawrence Smith, İstanbul’u yakın bir şehre bir telgraf hattıyla bağlamak istiyordu.40 J. Lawrence Smith, aletler geldiğinde mekanik konularda tecrübeli olan Cyrus Hamlin’i sultan için düzenlediği bir gösteride kendisine yardımcı olmaya ikna etti. Hamlin bebekteki mekanında aletle üç gün alıştırma yaptı. Alet mesaj gönderip alabilecek hale geldiğinde Hamlin ve Smith aleti,Beylerbeyi Sarayı’na götürdüler.41 Oldukça gelişmiş aletin tatbiki için izin alınmış

37 Bektaş, s. 96; Tanju Demir, Türkiye’ de Posta, Telgraf ve Telefon Teşkilatının Tarihsel Gelişimi (1840- 1920) , PTT Genel Müdürlüğü, Ankara 2005, s. 51.

14

ve ilk tecrübe 9 Ağustos 1847 günü Sultan Abdülmecit’in huzurunda yapılmıştır.42 Smith, Hamlin ve Amerikan Konsolosluğunda baş tercüman olup çok iyi derecede Türkçe bilen John P. Brown ile birlikte 24 yaşındaki Sultan Abdülmecit’in önünde büyük gösteriyle telgrafı test etmiştir. Elli adım mesafelik bir telgraf hattı çekilip her ucuna bir telgraf makinesi yerleştirilmiştir. Birbirin göremeyecek şekilde ayarlanan uçların yakın olanında Hamlin, diğer ucunda Smith durmuştur. Sultan, Hamlin’e “Fransız vapuru geldi mi? Avrupa’dan ne haberler?” cümlelerini vermiştir. Hamlin’in bunlarını gönderdiğini gördükten sonra Sultan hızlı adımlarla diğer uca gidip Smith’e mesajın ne olduğunu sormuştur. Gönderdiği mesajın Hamlin’e verdiği mesajın aynısını duyunca Sultan: “Maşallah maşalah” diyerek büyük bir şaşkınlık içinde kalmış ve telgrafın olduğu gibi bırakılıp ertesi gün aynı testin tüm devlet erkânı önünde tekrarlatılmasını emretmiştir. Smith ve Hamlin telgraf gösterisini bütün devlet erkânı önünde başarı ile tekrarlamışlardır. Brown çok başarılı geçen bu ikinci gösterinin Sadrazam Reşit Paşa’nın Sultan’a şu telgrafı göndermesiyle sonlandığını kaydeder: “Bugün hava bulutlu ve bunaltıcı; ancak Sultan Hazretlerinin huzurunda neşeli ve mutlu.” Buna Sultan keyifli bir gülümseme ile karşılık vermişlerdir.43 Bu gösteride Şeyhülislam Anadolu ve Rumeli Kazaskerleri, Veziriazam, Hariciye, Bahriye ve Dâhiliye Nazırları ve diğer mühim şahsiyetlerde bulunmuştur.44

Osmanlı Ülkesinde telgrafın ikinci denenmesinin yapılışını izleyen Cyrus Hamlin, bu olayı Ohio Senatörü H.John Sherman’a hitaben yazdığı ve 1896’da yayınlanan açık mektubunda şöyle anlatmaktadır:

“Genç Sultan Abdülmecit, ülkesinde pamuk yetiştiriciliğinin gelişmesini çok arzu ediyordu. Bu amaçla bu konuda birçok başarısız girişimi olmuştu. Pamuğun kârlı bir şekilde üretilebilmesi için ucuz emek yani köle gücünün kullanılması Amerika’nın bu işteki başarısını artırmış mıydı? Bu düşünce ile pamuk üretimi konusunda ileri bir düzey yakalamış olan Amerikan Hükümeti’nden yardım istedi. Sonuçta, Amerikan Hükümeti Dr. Davis’i Ayestefanos’da kurulmuş olan pamuk üretimi deneme çitliğine birkaç kule ile birlikte gönderdi. Girişim başarıya ulaşmadı. Her isteği karşılanan ve ödüllendirilen Dr. Davis’in ise bu başarısızlıkta bir hatası olduğu söylenemezdi.

42 Kaçar, Osmanlı Telgraf İşletmesi, s. 14.

43 Bektaş, s. 99.

44 Asaf Tanrıkut, Türkiye Posta ve Telgraf ve Telefon Tarihi ve Teşkilat ve Mevzuatı II, Ankara 1984, ss. 536-537.

15

Bundan çok daha geniş çaplı ve başarılı bir proje olan Osmanlı maden kaynaklarının verimli bir şekilde işletilmesi idi. Abdülmecit, tekrar Amerikan Hükümeti’ne başvurdu ve birçok bilimsel çalışması, kimya dalında geliştirdiği özel yöntemleri olan yazar ve mucit Prof. J. Lawrence bu isteğe olumlu cevap verdi. Lawrence’nin geçerliliği kanıtlanmış birçok keşfinden biride zımpara madeni idi. Zımpara madeni ise o dönemde hükümet için gerçekten önemli idi. Prof. Lawrence Morse telgrafını Sultan’a sunduğunda bende ona yardımcı olmak üzere orada bulunuyordum. Sultan bana dönerek: “Umarım payitahtımda ikamet edişinizden memnunsunuzdur“ dedi ve buna ek olarak, beni onurlandıran birçok şey söyledi. Sarayındaki iki denemeden sonra Abdülmecit Morse’a ilk yabancı nişanını çok güzel Arap harfleri ile yazılmış birde diploma ekleyerek gönderdi. Sultan diplomada Morse’a “İsa’nın kurallarını en iyi öğrenmiş kimse” sözleriyle hitap ediyordu. Bu Amerikalılar için özel bir gurur kaynağıdır.” 45

Sultan telgraftan çok memnun kalmıştır. Hamlin o zamanlar 24 yaşında olan Sultan’ı çok insancıl ve son derece zeki birisi olarak görmüştür.46 Gösteri sona erdiğinde ise Abdülmecit, İstanbul ile Edirne arasına bir hat döşenmesini önerdi. Memurlar da bunu onayladılar. Sultan aynı zamanda Smith’e ne tür bir ödül verilebileceğini sordu. Smith, ödülün mucit Morse’a gönderilmesinin uygun olacağını bildirdi.47 Devletin en yüksek nişanlarından biri olan Nişan-ı İftihar Sultan Abdülmecit tarafından telgrafın mucidi Samuel Morse’a insanlığa yaptığı hizmetin takdirini göstermek üzere verilmesini emreder. 1847 yılının Aralık ayında büyük bir itina ile hazırlanan nişan Morse’a verilmek üzere o zaman ki Amerikan temsilciliğine teslim edilmiştir. Bu nişana birkaç hafta sonra da çok güzel yazılmış bir berat eklenmiştir. Nişan, Abdülmecit’in altın üzerine yazılmış tuğrasını çevreleyen 133 elmas taştan oluşuyordu. Şu anda ABD’nin en büyük ulusal müzesi olan Washington’daki Smithsonian İnstitution’da korunarak sergilenmektedir. Çok kibar bir üslupla yazılan Ocak 1848 tarihli berat Osmanlı hat sanatının güzel bir örneğidir. Bugün Amerikan Kongre Kütüphanesi’ndedir.48 Beratın transkripsiyonu şöyledir:

45 46 47

48 Bektaş, s. 100.

Demir, s. 53. Hamlin, s. 186. Davison, s. 195.


16

“Nişân- ı şerîf-i âlîşân-ı sâmi-mekân Tuğrâ-yı garrâ-yı kitisitânî-i hakanî oldur ki, İşbu râfi-i tev’i-i refî ü’ş-şân-ı hakanî kıdveti’l-ayani’l-milleti’l-Mesihîye Amerikalu Mösyö Morse zideti rütebetihi erbâb-ı hüner ve ma’rifetten olarak âsâr-ı dâniş ve ma’lūmâtından olmak üzere sernümâ-yı sâhâ-yı icâd olmuş olan tergraf-ı elektrik âletinin bir kıt’ası meşhūd-ı hümayanum olmuş ve ma’lūmât ve revâbıt-ı nev-i beni âdemi teshîl ve tevsi’e medâr olacak böyle bir şeyin takdiriyle mhteri’in taltifi mütehattim-i zimmet-i kadr-dânî ve ma’rîf-perverî olduğundan kendisine canîb-i senniyül’l-cevânîb-i mülükânemden bir kıt’a murassâ nişân-ı zîşân inayet ve ihsân olunmuş olmakla işbu berât mekârim-simât-ı şehriyârânem dahi tasdîr ve ita kılındı tahriren fî evâsıt-ı şehr-i Saferül’l-hayr sene erba ve sittin ve mi’eteyn ve elf be makam- ı Mahrūse-i Kostantıniyye.”49

Beratta bilgiye egemen olunmasının gerekli olduğu, Sultan’ın elektrikli telgrafı gördüğü ve Morse’un, “Bir bilim ve yetenek insanı ... Mesih’ in ülkesinin önderlerinin bir model olduğu ve rütbesinin yükseltilmesinin gerektiği” yazmıştır.50

Nişan ve berat Morse’un eline İstanbul’daki Amerikan temsilciliğine verildikten yaklaşık bir yıl sonra geçmiştir. Bu Morse’a verilen dünyada ilk berattır. Telgraf hatları ile ilgili davalarla başı dertte olduğu için Morse bu nişan ve berata çok sevinmiştir. Bu durum Amerika’da da büyük bir haber olmuş ve Amerikan gazeteleri Sultan Abdülmecit’e övgülerde bulunan yazılar yazmışlardır. Sultanın bu tavrını son derece kibar bir davranış olarak yorumlayıp Sultan’ın Avrupa’daki bütün imparator ve devlet yöneticilerinden daha üstün ve daha uygar olduğunun bir kanıtı olarak gösterilmiştir. Sultan Abdülmecit çağa ayak uyduran bilimi sanatı ve insanlığa hizmeti yücelten bir hükümdar olarak tanıtılmıştır.51

Samuel Morse birkaç gün içinde Sultan’a teşekkür mektupları yazmıştır. 6 Ocak 1849 tarihli bir mektupta: “Siz hazretlerinin elektro manyetik telgrafın kâşifine hüsnünün bir göstergesi ve hazretlerinin bu gerçekten çok övücü ve en şerefle takdirlerinin işareti olan bu muhteşem nişanı ve beratı aldım. Siz Hazretlerinin bu kadar değerli ve eşsiz övgüsüne minnettarlığımı ve teşekkürlerimi yaraşır şekilde nasıl ifade edeceğimi bilemiyorum; ancak bu satırların yazarı gönül dilinin tek üniversal olduğuna inanıyor ve böyle sade söylemesi onun gerçek duygularının bir işaretidir,

49 Geçmişten Günümüze Posta, PTT Genel Müdürlüğü, Ankara 2007, s. 190.

50

51 Bektaş, ss. 101-102.

Davison, s. 195.


17

sarayın o ince ve şevkli diline aktarıldığı zamanki gibi”52 Bu mektuptan yaklaşık bir yıl sonra Sultan’a göndermek için Newyork’un en tanınmış alet yapıcısına Sultan için ekstra süper iki telgraf makinesi takımı sipariş vermiştir. Bu aletleri yeni atanan Amerikan Elçisi George P.Marsh ile göndermiştir. Marsh’la gönderdiği notta “Şimdiye kadar gördüğüm hiçbir ilgi Türk İmparatorluğunun bu şöhretli ve hakikaten soylu hükümdarınki kadar dolu duygular uyandırmamıştır.”53 diye yazar.

Samuel Morse’un 15 Mayıs 1863’te Hamlin’e gönderdiği bir mektupta da şöyle yazmaktadır: “Yarın deniz yolu ile doğuya hareket edecek olan Mr. Perkins vasıtasıyla ceviz platformlar üzerine güzelce monte edilmiş iki kayıt cihazından iki mıknatıslı alıcıdan ve iki manipileden müteşekkil bir çift komple telgraf cihazını size göndermekle büyük bir zevk duymaktayım. Hükümet, müessese müdürü ve talebeleri için şayanı kabul olacağını ve sizin vücuda getirdiğiniz alete güzel bir ilave teşkil edeceğini umduğum bu hediyemi kolejinizin namına lütfen kabul ediniz. Türk İmaparatorluğu’ndaki bir müesseseye bu bağışımı bil hassa seve seve yapmaktayım; zira icadımın değerinin takdiri mevzuunda bir Avrupa hükümetinden aldığım ilk şeref payesini müteveffa âlicenap Sultan Abdülmecit Han’ın verdiği elmas nişanı iftihar olduğu bu payede daha sonra diğer hükümdarlar tarafından verilen dört ayrı şövalyelik payesinin ilave edildiğini söylemekten gurur duymaktayım. Tanrıdan sizi korumasını şanının yükseltmek için yaptığınız gayretleri mükafatlandırmasını ve sizi en yüksek saadete kavuşturmasını niyaz eder en samimi saygılarımı sunarım.”54

Yukarıdaki mektuptan da anlaşıldığı üzere Samuel Morse, Osmanlı Devleti’nin gönderdiği bu nişandan çok memnun olmuştur. Teşekkürünü bildirmek içinde mucidi olan elektrik telgraf makinesini Osmanlı Devleti’ ne hediye etmiştir.

Morse’un gönderdiği bu telgraf aletleri ve mektup Robert Koleji’nin 1871’de kızlar bölümü olarak açılan ve bugün Robert Lisesi olarak bilinen Arnavutköy’deki özel lisenin Robert College koleksiyonundadır. Ancak Morse’un Ocak 1850’de Sultan Abdülmecit’e gönderdiği süper telgraf makinelerinin nerede olduğu bilinmemektedir.55

52 Geçmişten Günümüze Posta, s. 190. 53 Bektaş, s. 103.

54

55 Bektaş, s. 105.

Tanrıkut, s. 537.


18

1.4.2. Mucid Samuel Morse’a İkramiye Verilmesi ve Osmanlı Devleti’nin Bu İkramiyeye Katılması

Telgraf hattı mevcut olan devletler tarafından Morse’a verilecek ikramiyeden Osmanlı Devleti’ne düşen miktarın Paris’e gönderilmesi hakkındaki belge şöyledir:

Atufetlü efendim hazretleri ülkelerinde telgraf hattı mevcut olan devletler tarafından Müsyö Morse hakkında icrası kararlaştırılmış olan mukâfat-ı müşterekeden Saltanat-ı seniyenin hissesine isabet eden yirmibir bin dört yüz doksan frang doksan altı santim dört senede verilmek üzere senevîsine isabet eden beş bin üç yüz yetmiş dört frang yirmi dört santimin tesviyesine dair Kont Valfskinin takriri sureti ve Paris maslahatgüzarının beraber olan tahriratı tercümeleri manzur-ı âli buyrukla için arz ve takdim kılındı. Mumaileyh ekser devletlerde mustamer olan telgraf alâtının mucidi olmasıyla Fransa devleti tarafından vukuu bulunan davet üzerine her devlet bir miktar şey vereceği misillü Devlet-i âliyenin dahi hissesine isabet edecek meblağın kabulü için ba-irade-i seniyye mezuniyet verilmiş ve Devlet-i âliyenin vereceği hisse dahi mevcut olan alâtın adedi nisbetine göre tarh olunmuş olduğu cihetle meblâğ-ı mezbur taksim-i umumîye dahil olarak tesfiyesi lazım idüğünden bunun Sefaret-i Seniyye tarafından hemen bilahis mahalline teslim ile poliçesinin keşidesi hususunun maslahat güzar mumaileyhe cevaben iş‘arı ile mezkūr poliçenin vürudunda kabul ve tesfiye olunmasının dahi Maliye Nezaret-i Celîlesine bildirilmesi hakkında her ne veçhile emir ve ferman-ı hümayun-ı cenabı mülūkâne müteallik ve şeref sunuh buyrulur ise ona göre hareket olunacağı beyanı ile tezkir-i senaveri terkim kılındı efendim.

İrade-i Seniyyeyi mübelli hamiş

Maruz-i çaker-i kemineleridir ki

Reside-i Asafaneleri ile evrak-ı maruza manzur-ı meâli mevfur-ı Hazreti padişahi

buyrulmuş ve husus-ı mezkūr-ı berminval-i muharrer maslahatgüzarı mumaileyhe iş‘arı mezkūr poliçenin vürudunda kabul ve tesfiye olunmasını dahi nezaret-i müşarünileyhaya havalesi müteallik ve şeref buyuran emir ve irade-i seniyye-i cenabı mülūkâne muktezayı münifinden olarak evrak-ı merkume yine sav-ı sami-i âsafîlerine iade olunmuş olmakla ol babta emir ve ferman Hazret-i Velüyyülemrindir.56

Belgeden de anlaşılacağı üzere telgrafın mucidi Samuel Morse’a yaptığı bu yeni icattan dolayı memleketlerinde telgraf hattı olan devletler tarafından bir ikramiye

56 Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA.), İrade Hariciye (İ. HR.), 169/9131.

19

verilmek istenmiştir. Osmanlı Devleti de bu yeni icattan diğer devletler gibi çok memnun olmuş ve Samuel Morse’a devletler tarafından verilen ikramiyeye katılmıştır.

1.5. OSMANLI DEVLETİ’NDE İLK TELGRAF HATLARININ

ÇEKİLMESİ

Osmanlı Devleti’nde elektrikli telgrafın kullanılması 1854 yılında başlayan Kırım

Savaşı ile birlikte hız kazanmıştır. Elektrikli telgrafın kurulması fikri önceden düşünülmüştür; ancak tatbiki Kırım Savaşı ile birlikte hız kazanmıştır. Sultan Abdülmecit telgrafla ilgili gösterileri inceledikten sonra İstanbul ve Edirne arasına bir telgraf hattı döşenmesini önermiştir. Fakat bu hat Sultan’ın istediği gibi olmamıştır. Osmanlı Devleti’ne döşenen ilk hat Kırım Savaşı sırasında Ruslar’a karşı Osmanlı Devleti’nin müttefiki olan İngilizlerin askeri amaçla Balaklava’dan Varna’ya oradan da İstanbul’a uzattıkları deniz hattıdır.57 Fransızlar Varna-Ruscuk-Bükreş arasında hat döşemişlerdir. Fransızlar 17 Aralık 1854’te Varna-Ruscuk hattı için Osmanlı Devleti’ne müracaat etmişler ve 27 Aralık’ta hat inşası için müsaade almışlardır. Bu hattın bütün masrafları Fransızlar tarafından karşılanacak, savaşın bitiminde ise bu hattı Osmanlı İdaresi’ ne teslim edeceklerdir.58

Osmanlı ülkesinde kurulan bu hatlar Kırım Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin müttefiki olan İngiltere ve Fransa’nın ordu güzergâhlarını Varna yolu ile Paris, Londra ve diğer bölgeleriyle birleştirmiştir. Osmanlı ülkesinde elektrikli telgraf hatları müttefik devletler tarafından kurulmuştur. Bu hatlar savaş esnasında kurulduğu için halkın yararlanması mümkün olmamıştır.59

Osmanlı ülkesinde İstanbul, Edirne ve Belgrat üzerinde yapılması planlanan hat Kırım Savaşı ile birlikte yön değiştirince İngilizler ve Fransızlar tarafından kurulan şebekeye Osmanlı şebekelerinin bağlanması suretiyle Avrupa telgraf hatlarıyla bağlantı için ilk önce İstanbul-Edirne-Şumnu ara hatlarının yapılmasına karar verilmiştir. İstanbul-Edirne hattından sonra Edirne-Şumnu hattının yapılması planlanmıştır. Bunun nedeni ise bu esnada Şumnu-Varna ara hattının çekilmekte olduğundan Varna ile savaş sınırları arasında İngilizler tarafından atılmış olan kabloyla Osmanlı Devleti’ni savaş

57

Demir, s. 53.

58 Kaçar, Osmanlı Telgraf İşletmesi, s. 15. 59 Gökoğlu, s. 47.

kurulacaktır.

20

sınırları ile bağlamak ve Viyana-Bükreş arasına Avusturyalılar tarafından bir tel çekilmiş olduğu için ve Varna-Bükreş ara hatlarının da Fransızlar tarafından yapılması bitmek üzere bulunduğundan, Osmanlı Devleti’nin Varna ve Bükreş yolundan istifade ederek müttefik devletlerle ilişki kurmasını sağlamaktır.60

1854 yılında Osmanlı Devleti başlayan Kırım Savaşı’nın gereklerine uygun

olarak İstanbul-Edirne-Şumnu ve Edirne-Filibe-Sofya-Niş hatları için Dâhiliye

Nezaretine bağlı bir Telgraf Komisyonu oluşturmuştur. 1854 Haziran ayı sonunda

Edirne-Şumnu-İstanbul hattı; Ekim ayı başlarında da Edirne-Sofya-Niş hattı ihaleleri

sonuçlanmış ve her ikisi içinde M. De La Rua ile M. Blacque’nin verdikleri teklif kabul

edilmiştir. M. De La Rua ve M. Blacque tarafından verilen ve Osmanlı Devleti’nce

kabul edilen teklife göre iki kol halinde yapılacak hatlar iki tel olarak inşa edilecektir.

Aynı zamanda İstanbul, Edirne, Şumnu, Sofya, Niş, Vidin ve Belgrat’a birer telgrafhane

61

1.5.1. İstanbul –Edirne Hattı

270 km. uzunluğunda olan bu hat, İstanbul Soğukçeşme’de bulunan telgraf merkezinden Yedikule’ye kadar kale duvarları arasında yapılmıştır. Yedikule’den de, Küçükçekmece, Büyükçekmece, Kumburgaz, Ereğli, Çorlu, Lüleburgaz Havza yoluyla Edirne’ ye ulaşmaktadır. Bu hat 16 Ağustos 1855 tarihinde haberleşmeye açılmıştır.62

1.5.2. Edirne-Şumnu Hattı

Edirne’den Şumnu’ya kadar olan kısım İstanbul-Edirne hattının bitiminden sonra 6 Eylül 1855 ’de tamamlanmıştır. 200 km. uzunluğunda olan bu hat daha önce Fransa’nın yapmış olduğu Varna-Şumnu hattına bağlanmıştır.63

60 Gökoğlu, s. 49.

61 Funda Başaran, İletişim ve Emperyalizm Türkiye’de Telekomünikasyonun Ekonomi Politiği, Ütopya Yayınevi, Ankara 2000, s. 65.

62 Gökoğlu, ss. 52-53.

63 Kaçar, “Osmanlı Telgraf İşletmesi”, (Haz. Ekmeleddin İhsanoğlu, Mustafa Kaçar), Çağını Yakalayan Osmanlı, s. 60. IRCICA, İstanbul 1995.


21

1.5.3.Varna-Şumnu Hattı

80 km. uzunluğunda olan bu hat 22 Mart 1855 tarihinde bitirilmiş ve Fransa’dan gelen on memur İstanbul’a gelmiş ve oradan da Varna ve Şumnu’ya gönderilerek 22 Nisan 1855 tarihinde haberleşmeye başlanmıştır.64

1.5.4. Varna-Bükreş Hattı

Kırım’da bulunan Fransa Telgraf idaresi genel müfettişi 1855 tarihinde Bükreş- Varna arasını ikmal için Varna’ya hareket etmiş Bükreş-Varna arasını temin edecek Yergöğü-Ruscuk kablosu da Fransız Müfettiş Mösyö Carette tarafından 14 Mayıs 1855’te çekilmiş olduğundan 15 Mayıs 1855’te Varna-Bükreş hattı haberleşmeye açılmıştır. Varna-Bükreş hattının bitirilmesine görevlendirilen Mösyö Kont Angelez’in yanına Babîâli Tercüme Odası memurlarından Mustafa Efendi tayin edilmiş ve yine tercüme odası memurlarından Voliç Efendi de tercüme işleriyle Hariciye Nezareti arasında irtibat memurluğuna tayin edilmiştir.65

1.5.5. İstanbul-Varna Kablosu

1855 tarihinde İngilizler tarafından Varna Limanı’ndan Karadeniz’de Kilyos kıyısına kadar bir kablo çekilmiş 24 Eylül 1855 tarihinde de Beyoğlu’ndan Tepebaşı’nda bir ev telgraf merkezi yapılarak buradan Kilyos’a kadar havai bir hat uzatılmıştır. İngiliz ordusu emrinde olan telgraf memurları 27 Eylül 1855 tarihinde her taraftan telgraf alıp vermeye başlamışlardır. Savaş bitince de İngilizler bu kabloyu Osmanlı Devleti’ne vermişlerdir.66

Varna-Şumnu-Rusçuk’taki telgraf istasyonlarında Fransızlar görev almış hattın bakımını ve gerektiğinde onarımını üstlenmişlerdir. Savaş sırasında Karadeniz Bölgesinde İngiltere’nin telgraf direktörü olan Binbaşı M. A. Biddulph Varna’dan Viyana’ya olan hattı gözlemlemiş ve hattın verimli şekilde işletildiğini ve çoğunluğu Fransız olmak üzere 133 kişinin çalıştığını söylemiştir. İngiliz denizaltı hattının ve Varna’dan Bükreş’e giden Fransız hattının döşenmesinde Osmanlı Devleti çok az bir rol oynamıştır. Sadece hattın yapımı için izin vermiş ve telgraf direklerini sağlamıştır. Hattın yapımındaki tüm mühendis ve teknisyenler Fransız ya da İngiliz idi.67

64 Gökoğlu, s. 52.

65 Gökoğlu, ss. 52-53.

66 Gökoğlu, s. 54.

67

Davison, ss. 196-197.


22

1.5.6. Osmanlı Devleti’nde Telgraf Hatlarının Çekilmesiyle Birlikte Hatlar Arasında Çekilen İlk Telgraf

Daha önce de zikrettiğimiz gibi ilk hatlar Şumnu-Edirne ve Edirne-İstanbul arasına çekilmiştir. Bu hatlar arasında çekilmiş olan ilk telgraf, Sivastopol’un müttefik orduları tarafından alındığına dair çekilen telgraftır. 15 Eylül 1855 Şumnu merkezi henüz haberleşmeye açılmamış olan Edirne merkezini makine başına çağırarak “Kuvva- yı müttefika Sivastopol’a dâhil olmuşlardır” kelimelerini yazmış, Edirne merkezi de bu haberi alır almaz İstanbul’a çekmiştir. Durumdan haberdar olan Hariciye Nazırı Fuad Paşa 10 Eylül 1855 tarihinde akşam Paris Osmanlı sefaretine şu telgrafı çekmiştir:

Le ministre des affaires etrangers de la Sublime porte a l’envoye Ottoman e Paris

Faites de suite afficher a la bourse de Paris ladepeche suivant de la direction general de leleğraphes Ottamans et expediez-la sur le champ a l’envoye Ottoman a Londres pour quil la fasse afficher aussitot a la bourse de cette capitale.

Un nouvean bien vient de S’etablir entre la Turgie, la France et I’Anghterre le Direction generale des telegraphes de constantionople donne la main a celle de Londres et de Paris.

Le telegraphe commence saus d’heureux auspice la premiere depech qu’i a transmise en Europa annoocait la prise de sebestopol.

Yukarıda yazılan metnin tercümesi şöyledir:

Kuvvayı müttefika Sivastopol’a dahil olmuşlardır.

Osmanlı telgraf Müdiriyeti Umumiyesinin ahz eylediği balaya münderiç

Telgrafnâmeyi derhal Paris borsasına talik ettiriniz ve mezkūr telgrafnameyi Londra borsasına talik edilmek üzere Londra Sefareti seniyyesine derakab gönderiniz.

Bu suretle Devleti Osmaniye ile Fransa ve İngiltere Düveli müttefikası arasında bir rabıta-i cedide ihdas olundu. Edirne ve Şumnu hatlarının ikmali ile Osmanlı Telgraf idaresi Fransa ve İngiltere telgraf idareleri ile doğruca peydayı münasebet eylemişlerdir.68

68 Gökoğlu, s. 56.

69

70 Gökoğlu, s. 60.

71 Gökoğlu, s. 60.

72

Demir, s. 53

Demir, ss. 53-54.

23

1.6. TELGRAF VE İDARİ YAPI

1.6.1 Osmanlı Telgraf Komisyonunun Kurulması

Osmanlı Devleti telgraf hatlarının kurulması için getirilen önerileri incelemek ve

bir sonuca bağlamak için Dâhiliye Nezaretine bağlı telgraf komisyonu oluşturulmuştur. Bu komisyonda 1854 yılının Haziran ve Eylül aylarında M. De la Rua ile M. Blacque’in İstanbul-Edirne-Şumnu hatlarıyla, Edirne-Sofya-Niş hatlarının yapımı için vermiş oldukları teklifi kabul edilerek ihale sonuçlandırılmıştır.69

1855 yılında ise yapılmakta olan telgraf hatlarının ileride alacağı durum ile istenildiği gibi yapılıp yapılmadığını tetkik edecek, hesaplarını görecek, yeniden yapılacak olan hatların keşif ve tayini ve bu yolda karar verecek salahiyette olan Divan-ı Hümayun Beylikçisi Afif Bey’in başkanlığında olmak üzere Hariciye teşrifatçısı Kâmil Bey, Hariciye Kâtibi Kabūlî Paşa, Divan-ı Hümayun tercümanı Arifî Paşa Hariciye Ecnebi müdürü Rüstem Paşa ile Babıâli Tercüme Hulefasından Billur-î zade Mehmet Efendi’den oluşan kişilerle Telgraf Komisyonu oluşturulmuştur.70

1.6.2. Osmanlı Telgraf Müdürlüğü

Telgraf komisyonun sürekli çalışmasının sonucu olarak elektrikli telgraf şebekesini yurdun her yerine yaymak için Telgraf Müdürlüğü kurulmuştur. Telgraf müdürlüğünün kurulmasından birkaç yıl sonraya kadar telgraf komisyonu çalışmalarını sürdürmüştür.71

Telgraf komisyonu başkanlığına getirilen Afif Bey’in önerisi ile hatların inşasında devamlı suretle bulunacak, gerektiğinde hat inşaatlarını yerinde ve bizzat kontrol edebilecek birinin kendi memurları arasından seçilerek yetkili olarak atanmasına karar verilmiş ve bu göreve 500 kuruş maaş belirlenerek Telgraf-ı Umumisi sıfatıyla Tercüme Odası Hulefasından Billurîzade Mehmet Efendi getirilmiştir. Mehmet Efendi teknik işlerden çok idari ve mali işleri yürütmüştür. Teknik işler ise Mr. Tolson’un yönetimi altında İngiliz ve Fransız memurlardan oluşan bir ekip tarafından yürütülmüştür. Billurîzade Mehmet Efendi 29 Mart 1855’ten 9 Ağustos 1860 tarihine kadar görev yapmıştır.72

24

Mehmet Efendi’den sonra yerine 10 Ağustos 1860’da telgraf müdür olarak Davut Efendi tayin olmuştur. Davut Efendi’nin kısa memuriyetinden sonra Temmuz 1861 senesinde Franko Efendi telgraf müdürlüğüne getirilmiştir. Franko Efendi dış ilişkilerde özellikle sınırlardaki telgraf teatisinde muhasebe sisteminde yeni düzenlemeler yapmaya çalışmıştır. Kasım 1861’de Franko Efendi’nin yerine telgraf müdürü muavini Arif Efendi Telgraf Umumi Müdürü olarak atanmış boşalan muavinliğe de Beyoğlu Telgrafhanesi baş memuru Fevzi Bey getirilmiştir. Arif Bey zamanında telgraf haberleşmesinde meydana gelen aksaklıklar nedeni ile ve yapılan şikâyetler üzerine azledilmiş ve yerine 9 Temmuz 1862’de Hariciye Teşrifatçısı Kamil Bey Aralık 1862’de de Diran Efendi Mart 1863’de Aleko Efendi bu göreve getirilmişlerdir. Daha sonra Agop Efendi ve yeniden Diran Efendi telgraf müdürlüğüne tayin olunmuştur. Eylül 1864 tarihinde Agaton Efendi bu görevi devralarak 1870 tarihine kadar bu görevi devam ettirmiştir. Telgraf idaresine son olarak Fevzi Bey müdür tayin olunmuş muavinliğe ise Serpuş Efendi getirilmiştir. Fevzi Bey’in müdürlüğü esnasında telgraf idaresi posta nezareti ile birleştirilerek “Posta ve Telgraf Nezareti” ismini almıştır.73

1.6.3. Osmanlıda İnşa Olan İlk Telgraf Binası

Telgraf işlerinin idaresi 23 Muharrem 1271 (16 Ekim 1854) tarihli İrade-i Seniyye ile ek görev olarak kendisine verilen Beylikçi Beyi tarafından Sadarete takdim edilmiş olan 24 Rebiülevvel 1271 ( 15 Aralık 1854 ) tarihli müzekkerede telgraf için merkezi olmak üzere Babıâli civarında münasip bir yer araştırılmış ise de bulanamamıştır. Çünkü telgraf idaresine memur olanlar geceleri dahi orada kalacakları için uygun bir yerin olması düşünülmüştür.74 Daha sonra Osmanlı telgraf şebekeleri tesise başlamadan önce İstanbul’da bir telgrafhane inşasına başlanmıştır. Bu telgrafhane aynı zamanda Telgraf İdaresi’nin merkezi olmuştur. Rumeli hattı müteahitlerinden M. De la Rua Fransa’dan döner dönmez İstanbul Telgraf merkezinin açılışı ile uğraşmıştır.75 30 Aralık 1854 tarihinde çıkan İrade-i seniyye ile dönemin meşhur mimarlarından İtalyan Mimar Fossati’ye yaptırılmak üzere masrafı hazineden ödenecek olan bina için müsait bir yer seçilmiştir. Alay Köşkü ile Soğukçeşme kapısı arasında bulunan sur duvarlarına bitişik

73 Kaçar, “Osmanlı Telgraf İşletmesi”, s. 50-51, Telgraf müdürleri hakkında geniş bilgi için bkz. Tanrıkut, ss. 705-714.

74

75 Gökoğlu, s. 54.

Tanrıkut, s. 610.


25

şekilde inşa olmaya başlamış ve 11 Ağustos 1855 tarihinde inşa çalışmaları tamamlanmıştır.76 Gerek İstanbul Telgraf evi gerekse Telgraf Direktörlüğü uzun zaman burada bulunmuş ise de 1866-1867 yılına doğru Telgraf İdaresinin ihtiyacına cevap vermediği için Telgrafhane bitişiğinde Kasr-ı Hümayun’un telgraf evine eklenmesine izin verilmiş ve merkez binanın üzerine bir kat daha ilave edilmek suretiyle Telgraf merkezi ve idaresi daireleri genişletilmiştir. 1868-1869 tarihinde Posta ve Telgraf işleri birleştirilmiş olduğundan bu binalarda dar gelince iki daire daha eklenerek bina genişletilmiş ve ihtiyaçlar karşılanmaya çalışılmıştır.77

1.6.4. Edirne Telgraf Binasının Açılması ve İstanbul’daki Diğer Telgraf Binaları

9 Ağustos 1855 tarihinde Edirne Valisi Rüstem Paşa, Edirne de Saray-ı Atik caddesinde bulunan bir evi telgraf merkezi yaparak telgraf tellerini bu eve bağlamıştır. Bu bina çarşıdan uzak olduğu için memurların ihtiyacını karşılamak üzere telgraf binasının yakınına lokanta ve kahve yaptırılmıştır. Edirne telgraf merkezine müdür olarak da Mustafa Efendi tayin edilmiştir.78

Edirne telgraf binasının yapılmasından sonra İstanbul-Edirne arasına ilk telgraf 19 Ağustos 1855 tarihinde çekilmiştir.79 İstanbul’dan da Edirne merkezine Edirne telgraf binasının açılış törenine gelen insanlara teşekkür bildiren telgraflar çekilmiş bu telgrafların birer örnekleri de Şumnu merkezine aynen çekilmiştir. Şumnu’dan da bu telgraflara karşılık olarak teşekkür telgrafları çekilmiştir.80

İstanbul’da biri Galata’da biri de Üsküdar da olmak üzere iki telgraf binası daha mevcuttur. Ayrıca 1284 tarihinde Rumelihisarı’na da bir telgrafhane açılmıştır.81

76 Kaçar, “Osmanlı Telgraf İşletmesi”, s. 106. 77 Gökoğlu, s. 54.

78 Gökoğlu, s. 55.

79 Kaçar, “Osmanlı Telgraf İşletmesi”, s. 107. 80 Gökoğlu, s. 55.

81 Kaçar, “Osmanlı Telgraf İşletmesi”, s. 10

ilgili tezin tamamını linkten inceleyebilirsiniz:https://atauni.edu.tr/yuklemeler/f0cb282ce9198ab64d14042cd5e5de7a.pdf

820 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page